Bey Hanım Diyerek Saygılı İnsan Olmak

“Bizim firmada herkes birbirine bey, hanım diye hitap eder” diye bir söz duyarsam hemen ikilerim oradan. Bir keresinde traş olmak için bilmediğim bir berbere gitmiştim. Kapısına yaklaştığımda, sonradan çırak ve patron olduğunu öğrendiğim iki kişinin dükkanın içinde birbirini kovalayıp pandik almaya çalıştığını gördüm. Kapıyı açtığımda ikisi de kan ter içinde kalmış, yüzleri kıpkırmızıydı, içeri girmemle birlikte aniden toparlandılar. Yaşı büyük olan “Hakan Bey, arkadaşımızı koltuğa alalım” diye karşıladı beni. Ben traşımı olup gidene kadar devam etti bu bey’li konuşma durumu. Ben de diyemedim ki “Ben geldim diye kendinizi sıkmayın, birbirinizin kıçını parmaklamaya devam edebilirsiniz” diye.

Arabesk şarkıcılarda da var, buna benzer beyli hanımlı bir saygı anlayışı. Bir haberlerini okuyorsun ki adam karısının ağzını burnunu kırmış, kadın da ağzına geleni söylemiş bunun hakkında. Ne adamın adiliği kalmış, ne yeni sevgilisinin hafif meşrepliği. Kadının dudak şişmiş, gözler alabildiğine mor. Tamam, beni hiç ilgilendirmez de iki gün sonra televizyon kameralarının karşısında hiç bu rezillikler yaşanmamış gibi birbirleri hakkında Şahsenem Hanım, İbrahim Bey diye konuşmalar ne o zaman? Daha yediği yumruktan gözünün şişi inmemiş, tekme tokat dayak yediği kişi için ‘Falanca Bey hakkında konuşmak istemiyorum’ diyor.

Böyle, düzeyli bir ilişki içindeymiş havaları, saygılı görünme çabaları. Kimi kandırıyorsunuz, daha üç gün önceki gazetelerde duruyor, birbirinize çemkirirken çekilmiş resimleriniz. Neyin gösterişi ki bunlar, herkes farkında değil mi, biz salak mıyız? Sen ‘bey’ ya da ‘hanım’ deyince düzeliyor mu sanıyorsun her şey?

Yavşaklığın, yılışıklığın bile bir raconu vardı eskiden. Eski dönemlerde, yılışık tabiatlı kişiler böyle saygılı bir insanmış gibi ayaklar yapmazdı, tanırdın bunları uzaktan. Olduğu gibi görünürdü herkes. Kedilere köpeklere bakın mesela. Sevindiğinde altına işiyor, kızınca hart diye ısırıyor. Şu hayvanlardaki samimiyete, kaliteye, saflığa bakın bir de kendinize bakın. Hacıosman Bey’le düzeyli bir ilişkisi varmış. Hadi oradan. Seni bilmesek, Hacıosman’ı bilmesek, düzeyin ne olduğunu bilmesek kandıracaksın bizi. Düzey nere, siz nere. Bak benim üstüme vazife değil ama ben Hacıosman’la günde en az iki kere seviştiğinize adım gibi eminim. Her şeyden önce seviştiğin kişiye niye bey diye hitap ediyorsun, babanı mı kandırıyorsun, amcandan mı çekiniyorsun? Çekiniyorsan Hacıosman Beyin kucağında niye poz veriyorsun, nedir bu samimiyetsizlik?

Bir gün bir tanesi gene “Filanca Hanımla ayrıldık ancak kendisiyle her zaman bir arkadaş olarak görüşeceğiz” gibisinden bir şeyler zırvalıyordu ki karşısındaki kurt magazinci buna bir resim gösterdi. Meğer Filanca Hanım, bununla birlikteyken Abuzer Bey’in yatında bir tatil kaçamağı yapmış, Yattan bir kare. Filanca Hanım, Sayın Filanca, hepsi gitti. Samimiyetin gözünü seveyim, bir fotoğraf karesiyle her şey normale döndü, Filanca Hanım beş saniyede bilmem neyin Filancası oldu tabii.

Neyse, isteyen dayağını atar, isteyen ana avrat küfreder benim hiç itirazım yok. Yeter ki bey, hanım numaraları çekilmesin bize.

Uyarı: Sitede yer alan yazı, haber, görsel ve diğer tüm içerik kurgudur.

Burak Kaya hakkında
Müzisyen, yazar.