Yalaka

Yalaka

Eskiden bir yalaka gördüğümde üzülüyordum. “Oğlum laf etme” diyordum kendi kendime, belki çoluğu çocuğu vardır, hastası vardır, borcu vardır diye. Parasızlık, çaresizlik insana neler yaptırır diye düşünüp hoş görüyordum bu türden insanları ama bu seferki gerçekten farklı arkadaş. Bu yaşananların katiyen parayla pulla ilgisi yok, resmen hobi olarak yalıyor bu adamlar. Aslında hobi de değil, bunların hakiki mesleği ‘yalakalık’ gibi. Bu işi öylesine ciddiye alıyorlar, öylesine titizlikle çalışıyorlar ki inanamazsın. Zaten bu işi bir meslek olarak ele almazsan böylesine ustalıkla icra edebilir misin, iktidara karşı hem böylesine hırçın, hem de ansızın teslim olan tablolar çizebilir misin? Mesela gazeteciliğin bir saati var değil mi, evine gittin mi işin biter. Bunlarınki öyle değil, yalakalık bunlar için meslekten de öte artık hayat tarzı olmuş. Yedikleri yemekten dost sohbetine, içtikleri kahveden bilmem nesine kadar her anlarında iktidarla yaşayacakları küçük çapkınlık anlarının peşinde geziyor bunlar. Yani işin içinde bir ihale falan olması şart değil, iktidar sahibinin yüzünde hafif bir gülücük görebilmek yetiyor bunlara. Sevgililerine kur yapar gibi iki dirhem bir çekirdek geziniyorlar iktidar sofrasının etrafında. Üç kuruşluk hesaplar yapan ucuz adamlar gibi değil bunlar, öyle hesapsızca seviyorlar, dünyaları veriyorlar sahiplerinin saçının bir tek teline.

Eskiden ‘yalaka’ deyince, ağzına eğriltip sırıtarak konuşan, dilenciyle besleme arasında vasat tipler gelirdi insanın aklına. Bunlar katiyen öyle değil. Bunların gelmişleri, geçmişleri, özgeçmişleri, takım elbiseleri, elleri, yüzleri hep parlak. İçlerinden gelen engel olunamaz, tuhaf bir dürtüleri var. Bir eğilme, domalma, emziklenme halleri var ki sözcüklerle tarifi mümkün değil. İçlerinde bir iktidar sensörü var gibi yanlarına bir bakan, başbakan, cumhurbaşkanı yaklaştı mı hemen fark edip cilve yapmaya başlıyorlar ama bizim bildiğimiz cilve gibi değil. Sert bir şey söyler gibi yaparken ansızın çiçek atıyor ya da başka bir olayı anlatır gibi dururken aniden güzellemeye geçiyorlar. Şaşırtıcı bir çeviklikle sergiliyorlar en güzel mücevherlerini.

Gizli bir seksapelleri var yalakaların, iktidarı cezbeden. Dekolte gibi, sadece sahiplerinin ulaşabileceği büyük lokmanın küçük bir kısmını sergiliyorlar bizlere. Bir olta gibiler ama oltanın yemi de kendileri, iğnesi de. Avlayacakları kişinin etrafında en güzel sözler, en renkli tüylerle değil sade bir gecelik ya da düşük belli bir kispetle dolanıyorlar. Kesinlikle ucuza kaçmıyorlar, bunların ceketlerinin cebine soktukları mendil bile senin gardırobundan pahalıdır.

Bu yalakaların en sevdiğim yanıysa gamsız olmaları. Yani rezillikleri ortaya çıkınca paniğe falan kapılmıyorlar, yüzlerinde aynı sahte tebessüm, yanaklarında aynı kızarıklık, saçlarında aynı jöle kaldıkları yerden konuşmaya devam ediyorlar. En azından dışarı verdikleri izlenim bu:

“Ben adamımı seçerim,
bir sonbahar rüzgârı gibi,
yalar geçerim…”

Hesap vermiyor, utanmıyor, öylesine bağlı ki mesleğine, en dibe battığı anda bile aklına yalnızca O geliyor “Acaba bu haberi görüp de yüzü gölgelenmiş midir?”, “Bana kızıp celallenmiş midir?” Elbette sahibinin kızması dünyanın sonu değil. Yalakalar, iktidarla yaşadıkları bu tür kızgınlık nöbetlerini hoyrat bir sevişmeye çevirecek kadar mesleki bilgiye sahipler. Şimdi peşlerinde yüzlerce avcı var gibi görünse de, onlar kime av olacaklarını biliyor, şu halde bile kendilerini avlayacak kişiyi göz ucuyla takip ediyorlar. Yakayı ele verdiği anda bile yalnızca avcısını düşlüyor: “Peşimde mi hâlâ?” Biliyor ki şöyle bir zamanda onu teselli edebilecek tek şey iktidar sahibinin yüzündeki ufacık bir gülüş, küçük bir teselli ya da ansızın çalan bir telefon. “Takma kafana, biz dostuz” diyecek bir ses. İşte bunlar yetecek ona, sahibinin teselli sözcükleri süsleyecek teslimiyetini.

Peki ya sonra?

Yıllar sonra çocukları, babalarından “zayıf karakterli bir adamdı” diye söz edildiğini duyup belki de üzülecekler. Ama yalaka üzülmeyecek. Boynundaki zinciri dostlarına kolye diye gösterip bununla bile böbürlenecek.

Uyarı: Sitede yer alan yazı, haber, görsel ve diğer tüm içerik kurgudur.

Burak Kaya hakkında
Müzisyen, yazar.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.