Hurşit Külter Nerede?

Sevgili Hurşit Külter’in Kerkük’ten yaptığı açıklamaları dikkatle okudum. Ancak açıklamadaki birkaç nokta kafama takıldı. Yani önceden olsa takılmazdı ama işte insanın güveni bir kez sarsılınca ister istemez ‘Acaba gene sallıyor mu Hurşit?’ düşüncesi geliyor akla. Bu yalan işinin en kötü tarafı budur zaten, bir kere adın yalancıya çıktı mı, dediğin doğru lafları bile sorgulamaya başlar insanlar. Neyse, ben şimdi açıklamaya döneyim.

Hurşit Külter, 27 Mayıs’ta gözaltına alınıp 13 gün işkence altında kaldığını anlattıktan sonra devlet görevlileri için “Kendi aralarındaki konuşmalarında, ‘şimdi biraz gündem olmuş. Biraz bekletelim, tepkiler bir süre sonra zaten soğur, o zaman öldürürüz’ diyorlardı. Ben bu konuşmaları duyuyordum” demiş. Hurşit kusura bakma ama burası biraz sallamasyon gibi duruyor. Yani devleti savunmak için değil ama gündem olmuşla falan pek ilgilenmez bizimkiler. Hele senin gündem olduğunu sana hiç duyurmazlar, işkence yapanlar işkence görenlerin umutlanmasını istemezler çünkü.

Hurşit Külter bir binanın bodrum katında tutulduğunu ancak buradan kaçtığını söylüyor. Diyor ki “Ben binadan çıktıktan sonra kaçtığımı fark ettiler. Arkadan vurup öldürmek ya da yakalamak istediler. Ama ben kaçıp kurtuldum.”

Hurşit öncelikle seni tebrik ederim, belli ki kaçmışsın. “Arkadan vurup öldürmek istediler” diyorsun da sen sırtından vuruldun mu? Yoh, maşallah tazılar gibi kaçtın. Oğlum nereden biliyorsun o zaman seni kovalayan adamın seni arkandan vurup öldürmek istediğini. Arkamdan ateş açtılar dersen biz bunun ne anlama geldiğini zaten biliriz. Ama “beni taşaklarımdan vurmak istediler” dersen inandırıcı olmaz lan. Sen arkandaki adamın ne istediğini nereden bileceksin, sen önde tabana kuvvet kaçıyorsun . “Ya öldürmek ya yakalamak istediler” ne demek zaten onu hiç çözemedim.

Neredeyse dört ay olmuş kaçtıktan sonra, “bir fırsatını bulup da haber veremedim” diyorsun. Hurşit bak annen sen gözaltına alındıktan bir ay sonra “Bir anne için ne zor şey düşünün. Bir aydır bize destek olan herkese çok teşekkür ediyoruz ancak bu Hurşit’i bulmaya yetmiyor. Ege’de, Karadeniz’de, Trakya’daki anneler de sesini çıkarsın. Hurşit onların da oğlu olabilirdi.” diyor. Yani sen kendini güvende hissedene kadar annen kalpten gidebilirdi lan. Bir insan anasının babasının sağlığını tehlikeye atıp dört ay boyunca tam güvende olmayı bekler mi ben sağım demek için? Şimdi bana kimse kızmasın ama belki annesinin de haberi vardı ve o da bu oyunun içindeydi diye düşünüyorum bir yandan. Çünkü normal bir insan, her şeyden önce kendi annesini bu hallere düşürmez.

Külter’in annesine de diyorum ki “Teyzem gözün aydın. Senin oğlanı Kerkük’te bulduk. Şimdi başkalarına ettiğin sitemin onda birini de kendi oğluna ediver bir zahmet. Çünkü seni bu duruma düşüren, ortalarda ağlatan, dört ay boyunca ‘daha kıçımı sağlama alamadım’ diyerek sana haber vermeyen meğer kendi oğlunmuş.”

Anlaşılan o ki, Hurşit Külter ve arkadaşları devleti sıkıştırıp, rüzgârı arkalarına aldıklarını düşünmüşler. İmza kampanyalarını, HDP’li, CHP’li milletvekillerinin açıklamalarını, bilumum demokrat güçlerin devleti sorguladığını görünce de hazır fırsatı yakalamışken bari biraz ağırdan alalım demişler. Ancak şunu da unutmamak gerek: Bugünden sonra gerçekten gözaltında kaybolan bir kişinin adı öne çıktığında ya da bir kişiyle ilgili olarak işkence iddiaları gündeme geldiğinde devlet görevlileri “Aha bu da Hurşit Külter gibi beş ay sonra Kerkük’ten çıkar” diyerek baskıları savuşturacak ve kanunsuz uygulamalarını daha rahatlıkla sürdürecekler.

Ama bu konuyu da çok büyütmeye, tutarsız bir kişi yüzünden de işin boyutunu bundan ileri götürmeye gerek yok. Kimse Hurşit Külter yüzünden Cumartesi Annelerine dil uzatmaya kalkmasın. Hurşit Külter ve arkadaşlarının ucuz numaraları ancak kendilerini bağlar, bu kadarcık çamurla koca bir okyanus bulanmaz. Şimdi bu olayı örnek gösterip insan hakları savunucularını küçük düşürmeye çalışanlar bu ülkede onlarca kayıp olduğunu, şu anda ülkenin dört bir yanında insanların işkence altında tutulduğunu ve ülkedeki tüm demokrasi yanlılarının uyduruk gerekçelerle hapse tıkılmaya çalışıldığını unutmasınlar lütfen. İnsan hakları savunucuları elbette “Hurşit Külter nerede?” sorusunu soracaklardı. Yarın başka bir kişi için, bu sorunun yanlış çıkma olasılığı olsa da yine soracaklar. Çünkü onlar kendilerine gelen talepler için ya yanlışsa değil ya doğruysa diye düşünmek zorundalar. Hurşit Külter olayı üzerinden insan hakları mücadelesi veren kişilere dil uzatıp Türkiye’de bu tür olaylar hiç yaşanmıyormuş gibi davrananları da çok ciddiye almaya gerek yok.

Tekrar konumuza dönersek, gerçek şu ki, annesini ve mücadele arkadaşlarını değil de sadece kendi can güvenliğini düşünen, devleti yıpratmak için yalan söylemeyi geçerli bir yöntem olarak gören Külter ve arkadaşları yüzünden bundan sonra, “bilmem nerenin bodrumunda yaralı 50 kişi var” ya da “falanca işkence altında” denince en azından bazı insanların aklına ‘acaba’ sözcüğü daha fazla gelecek. Hurşit Külter’e önceki günkü konuşmasını bir daha okumasını tavsiye ederim. Nerdeyse “Yaşadığım için özür diliyorum” diyor. Hurşit Külter, sosyalist bir adam yaşadığı için özür diler mi? Neyse, en azından annelerin gözyaşıyla, dostların dayanışmasını olabilecek en ucuz şekilde harcayıp, onursuzca mücadele ettiğinin farkında gibi duruyor. En azından satırlarının arasından sızıyor bu pişmanlık.

Başlığa gelince, “Hurşit Külter nerede?” sorusunu soranlar bu ülkenin yüz akı insanlarıdır ve bu soru sorulduğu gün için de bugün için de geçerli bir sorudur. Bir yurttaş için, sonucu ne olursa olsun ‘Oğlum on gündür kayıp’ diyen bir anneyle dayanışma gösterip, bunun için devletten hesap sormak, güzel bir insan olmanın işareti olabilir ancak.

Uyarı: Sitede yer alan yazı, haber, görsel ve diğer tüm içerik kurgudur.

Burak Kaya hakkında
Müzisyen, yazar.

2 Comments

  1. Ne oldu ki şimdi, birileri Hurşit Külter üzerinden kayıp yakınlarına laf edecek diye mi bu kadar mürekkep israfı?

  2. Hursit Kulter’in aciklamalari bende de hayal kirikligi yaratti. Daha da onemlisi Kurt sorununa (mesafeli yaklasmaktan ote) dusmanca yaklasanlarin ekmeklerine yag surdu. Ama bu, devletin yaptigi ve surdurmekte oldugu baski ve haksizliklari ortmez, ortmemeli.

Yorumlar kapatıldı.