Ahmet Şık

Ben saf adamım, her şeye inanırım. Yirmi iki yaşıma kadar yedi cüceleri gerçek bir hikâye sanıyordum. Bugün Pamuk Prensesin bir masal kahramanı olmadığı söylense, güle oynaya inanırım.

Güzellikle anlatılırsa Aydın Doğan’ın gazeteci, Abdullah Gül’ün tarafsız, Erdoğan’ın ise demokrasiden taraf olduğuna inanabilirim. Montaj olduğu söylenirse, elinde çiçeğiyle Apo’yu ziyaret eden Perinçek’in PKK ile mücadele ettiğini savunabilirim.

Bir iki istatistik görsem ekonominin iyi olduğunu düşünüp, varımı yoğumu TL’ye yatırabilirim. Hürriyet, Habertürk, Sözcü veya Sabah’ı gazete diye bakkaldan alıp, sabah mahmurluğu içinde Ahmet Hakan’ın yazdıklarını doğru sanabilirim.

Gerekli kanıtlar sunulursa evlatlık olduğumu kabul eder, maymundan değil de Allah’tan geldiğimi düşünebilirim. Uzaydan çekilmiş bir fotoğrafını görsem, dünyanın dört köşeli bir kutu şeklinde bir dağın üstünde durduğuna, okyanustaki dalgaların suya giren develerin hörgücünden kaynaklandığına inanabilirim. Adnan Oktar’a mehdi, Arda Turan’a Messi, Fatih Terim’e Carlo Ancelotti diyebilirim.

Duyduğum bir sese, gördüğüm bir şeye veya dokunduğum nesneye güvenirsem onunla ilgili bir yazının altına imzamı atabilirim. Büyüklerim öyle söylerse, babaannemin astronot, günde bir büyük içen dayımın da emekli imam olduğuna inanabilirim.

Güvendiğim bir matematikçi “İki kere iki eskiden dört ediyordu, artık bilim ilerledi, şimdi en az beş ediyor” derse, bunu bile kabul edebilirim.

Gazeteler öyle yazıyorsa, 17-25 Aralık sonrasındaki 2014 YAŞ Kararlarıyla, darbenin başındaki Semih Terzi’yi, tümgeneral olarak terfi ettiren dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın FETÖ ile mücadele ettiğine inanabilirim. Genelkurmay Başkanı da dahil olmak üzere ordunun başındaki tüm komutanları terör örgütü üyeliğinden hapse koyup FETÖ’cüleri ordunun tepesine getiren bir hükümetin terör örgütü ile savaştığını düşünebilirim.

Hele iki tek içtiysem, Türkiye’de yargının bağımsız, medyanın tarafsız olduğuna yemin edip, “Adaletine Kurban” konulu şarkılar söyleyebilirim. Güvendiğim birinden duymuşsam beton mikserinin bostan, 15 Temmuz’un da destan olduğuna inanabilirim.

Önceki seçimlerde, oyunu Perinçek’in Vatan Partisi’ne vereceğini söyleyen Yılmaz Özdil’in Atatürkçü; Enis Berberoğlu’nu “FETÖ’nün CHP İmamı” diye gammazlayıp, Berberoğlu 25 yıl cezayı yedikten sonra çark eden Soner Yalçın’ın cumhuriyetçi; oğlu testereyle kafa kesen bir babadan yana taraf olup avukatlığını üstlenirken, tarafsızlık gerekçesiyle ülkedeki adalet yürüyüşüne katılmayan Metin Feyzioğlu’nun ise samimi olduğuna inanabilirim.

Dedim ya ben saf adamım. Ama salak değilim.

Savcılar kırk takla atsa, hükümet kukla oynatsa, yargıçlar ağzıyla kuş tutup dünyanın gelmiş geçmiş tüm peygamberleri, hatta bizzat Allah çıkıp da “Öyledir” diye tanıklık etse, Ahmet Şık’ın FETÖ veya başka bir terör örgütüne destek olduğuna gene inanmam. Boşa uğraşmayın…

Uyarı: Sitede yer alan yazı, haber, görsel ve diğer tüm içerik kurgudur.

Burak Kaya hakkında
Müzisyen, yazar.

1 Comment

  1. Sadece bu kadar GEÇ kalışıma üzülüyorum saygıdeğer yurttaşım Burak Kaya’yı tanımakta… Ossun, geç olması olMAMAsından iyidir.

    Müthiş bir zeka. Ve bu yazı için de kutlarım.

Yorumlar kapatıldı.