Sizinki Hukuk da Bizimki Guguk mu?

Sayın Cumhurbaşkanımız Almanya’yı kastederek “Sizdeki hukuk da bizdeki guguk mu?” demiş. Vallahi içimin yağı eridi.

Bu yabancılarda hep bir tepeden bakma, bizim uygulamaları küçümseme hali var. Efendim savcılar talimatla iddianame hazırlıyormuş da bilmem ne. Hadi oradan, sizinkiler savcı da, bizimkiler sıvacı mı? Bizimkiler de savcı, hem de en iyisinden. Gidin görün mahkemelerde nasıl savlıyorlar: Sağdan, soldan, alttan, üstten. Bir iddianame bir senede yazılamıyormuş. Ya ne olacaktı? Bizimkiler özene bezene yazıyor iddianamelerini, öyle zırt diye iki günde iddianame mi yazılır? Sizinkiler iddianame de bizimkiler kabak kemane mi?

Efendim yargıçlar falancaymış, bağımsızlıkları filancaymış. Yalana bak yalana. Bizim yargıçlar gibisi dünyanın hiçbir yerinde yok bir kere. Kaç puanla üniversiteye giriyor, kaç yıl hukuk okuyor bu insanlar biliyor musun sen? Stajıydı, zorunlu hizmetiydi derken ömürleri gurbette geçiyor bizim yargıçların. Kendilerine gelince pek güzelle şahane, bize gelince pisle kaka. Siz niye bizi hafife alıyorsunuz ki, sizinkiler yargıç da bizimkiler kırlangıç mı?

Son günlerde bir de adaletsizlik lafı almış yürümüş. Yürümüş derken yanlış anlaşılmasın, ilk anlamıyla söylüyorum, bildiğin otobanda yürüyor bu laf. Ankara’dan İstanbul’a geldi kaç günde, öyle söyleyeyim ki iyi anlaşılsın. Tabii yabancı ülkeler de hemen bayrak yaptılar bunu, sanki kendi ülkeleri çok adaletli. Arkadaş, bizim bütün mahkemelerin duvarında “Adalet mülkün temeli” yazar. Daha söylenecek bir şey var mı? Pardon bir şey daha var: Sizinki Hazreti Ömer adaleti de bizimki tansiyon aleti mi?

Niye sevmiyorsunuz bizi? O kadar yol yaptık, köprü yaptık, otel yaptık. Numunelik diye bir tane bile turist yok ortada. Gelinsenize arkadaş, sevsenize bizi.

Bu adamlardan ‘cezaevlerindeki koşullar’ lafını duyunca uyuz oluyorum. Ne varmış bizim koşullarımızda, yok bir de deniz manzaralı oda mı vereydik tutuklulara? Sizinkiler birinci sınıf cezaevi de bizimkiler Hindistan cevizi mi? Efendim kendi cezaevlerinde kitaplık varmış da içerisi şöyle temizmiş, böyle yemekleri varmış, tuvaletleri daha güzelmiş. İsterseniz bir de altlarına bez bağlayalım tutukluların. Güneş görse ne olur, görmese ne olur bu insanlar, yarın öbür gün zaten büyük bölümü suçlu çıkacak.

Bir de gardiyan konusu var. Her şeyden önce şunu söylemek istiyorum: Sizinkiler gardiyan da, bizimkiler oryantal mi? Gardiyanın en hası bizim memlekette bir kere. Hepsi aslan gibi çocuklar. Şakacısı var, cakacısı var, darbukacısı var. Arada tek tük de olsa kavgacısı da var. Siz niye hep hataları görüyor da güzellikleri görmüyorsunuz? Niye hep kötülükte sizin aklınız? Arada bir sarılıp öpsenize bizi.

Son olarak gazeteci meselesine değinmek istiyorum. Bir yalan söyleyin de bari kendiniz inanın, kendi yalanınıza. Bütün gazeteciler içerideymiş. Yok devenin nalı. Daha üç gün önceki gazetelere bakın, Sayın Cumhurbaşkanımızın bir uçak dolusu gazeteciyle çekilmiş fotoğrafları var. Bütün gazeteciler içeride olsa bunlar kim peki, bunlar gazeteci değil mi? Cezaevindeki adam uçağa binip, saray odalarında gezebilir mi? Bakın bildiğim için söylüyorum, çok iyi gazeteciler var bu uçaklarda. Saçları jöleli, pantolonları ütülü, pırlanta gibi çocuklar. Yaz diyorsun yazıyor, dur diyorsun duruyor. Niye kimse bunları görmüyor, sizinkiler özgür gazeteci de bizimkiler züccaciyeci mi?

Uyarı: Sitede yer alan yazı, haber, görsel ve diğer tüm içerik kurgudur.

Burak Kaya hakkında
Müzisyen, yazar.

1 Comment

  1. Burak Kaya’nın yazılarını sürekli takip ediyorum. En büyük keyfim, Burak Kaya yazılarını okumak oluyor. Kaparoz dergisine ve Burak beye çok teşekkür ederim. Sevgi ve Saygılarımla.

Yorumlar kapatıldı.