Dolmabahçe Sarayında Dolce Gabbana Nikâhı

Dolce Gabbana

Herkesin kendini iyi hissettiği bir tatil beldesi vardır.

Benim de canım ne zaman sıkılsa, birazcık yorulsam kendimi attğım yer şirin tatil beldesi Hawaii’dir. Hawaii’nin “Waikiki Beach” bölgesinde huzur bulurum.

Her ne kadar dünyanın en iyi otelleri ve restoranları sıra sıra dizilmiş olsa da bu şirin belde bana hep mütevazi gelmiştir.

Halekuani Oteli’ne dünyanın en zengin insanları geldiği için doğal olarak ben de orayı tercih ediyorum. Alt katındaki “Orchids Restaurant” uygun fiyatlı, ye iç en fazla 2000, bilemedin 3000 dolar hesap gelir.

Tabii ben yıllardır gittiğim için bu bana çok özel uygulamalar. Fakat lezzet bizim İstanbul’daki Arap İsmail’in köftecisi gibi üst düzeydir.

Bu yaz yine Orchids restoranda her zaman bana ayrılan masa ve hatta hep bana ayrılan sandalyede deniz mahsüllerimi yerken ve yanında İtalyan “valpolicella amarone” şarabımı yudumluyordum. Hava sıcak ama rüzgar hafif hafif esiyor.

Arkadan gözümü birisi kapattı, başka birisi de beni şapur şupur öpüyor. “Durun mamına koyim” gibi Türkçe küfürler salladım. Arkadaş arkadaki “biz kimiz biz kimiz” diyor ama diğerininki öpmek değil resmen yalamak. Öpüyor da öpüyor. Beni öpene bir tane hafiften yapıştırdım, kel biri olduğunu anladım, arkadakine de ters kroşe atmaya çalıştım o da bayağı uzun boyluydu, tutturamıyordum.

Baktı, benden dayak yiyecekler, açtı gözlerimi. Aaaaa bir de ne göreyim; Domenico Dolce ve Stefano Gabbana. Dolce Gabbana’nın yaratıcıları. Bunları ben bu markayı yaratmadan tanırım. Bu iki ibne Hollanda’da evlendiklerinde beni nikâh şahidi yapmışlardı.

Biz ibneyiz dışlandık, senin gibi bir maço erkek şahidimiz olsun ki itibarımız artsın falan demişlerdi, ben de kıramamış kabul etmiştim. Tabii benim de bu düğüne katılmam onların önünü açtı bu sektörde.

Aldılar yürüdüler, cepleri para gördü, artık onlar da benim kaldığım otellerde kalabiliyor. Benim de bu çok hoşuma gider. Çapımız çevremiz kadardır sonuç olarak.

Lafı uzatmayayım, başladık sohbete: “Abi biz ayrıldık, boşandık” dediler. Yine evlenmek istiyorlarmış, “yine şahidimiz olur musun?”

Adlarına en çok uyduğu için de “Dolmabahçe sarayını bize ayarlar mısın?” dediler. Dolmabahçe sarayı ne demek, itiniz olsun dedim. Yani yine şahit olurmuyum bilemiyorum ama sevgili okurlar burada tüm dünya bildirmeden ben bildirmek istedim, bunlar yeniden evleniyorlar. Kesin bilgidir. Yok duymadıydık, haberimiz yoktu falan demeyin, canımı sıkmayın.

Uyarı: Sitede yer alan yazı, haber, görsel ve diğer tüm içerik kurgudur.

Abidin Alberto hakkında
Bezgin bir gezgin