
Reza Zarrab sadece çok önemli bağışlar, üst düzey yetkililerimize çok değerli hediyeler ve harçlıklar verdiği için ününü zirvelere taşımış değil. Hepimizin malumu olduğu üzere, senelerden beri ülkemizin başına musallat olan ‘cari açık’ belasını yardımlarıyla, firmalarının yaptığı çok büyük ihracatlarıyla ve ticari dehası ile başımızdan defetmeyi başarmış bir sonradan vatansever kardeşimizdir. Yaptığı İran petrolü kaçak satışlarından ve altın ticaretinden o kadar çok para kazanmış ki ilişkisi olan pek çok etkili ve yetkili yöneticilerimiz bile onun sayesinde köşe döne döne dört köşe oldular. ABD’li sayın savcı bütün bunları bilmediğinden, kıskançlığı tavan yapmış bir kendini bilmezin ihbarı üzerine Zarrab’ı tutuklattı. Eğer kafası çalışan bir savcı olsaydı onu derhal ABD vatandaşı yapar, Türkiye’ye ve yetkililere sağladığı kazançların belki on katını Amerika hazinesine ve başta sayın savcı olmak üzere üst düzey yetkililere sağlardı. Tutuklama nezaketsizliği ve basiretsizliği yüzünden neleri kaybetmiş olduğunun hala farkında değiller. Bunu da nereden biliyorum; Reza’yı bulunduğu ceza evinden alıp cezaevi aracıyla şehir şehir dolaştırarak başka bir eyaletteki cezaevine nakletmeğe kalkışmalarından. Vallahi olur şey değil. Türk yetkililerin, hatta Ortadoğunun baş tacı olan bir büyük hayırsever iş adamını sen tut şehir, şehir dolaştırarak, kara para aklayıcısı diye Amerikan halkına teşhir et. Bu hiç olmadı, hiç yakışık almadı sayın Preet Bharara, on minut. Kendinize gelin lütfen.
Gerçi bütün bunlardan sonra sayın savcı Twitter’da tıklama rekorları kırmış. Kendisin izleyenlerin, mesaj atanların, kutlayanların sayısı geometrik dizi hesabıyla artmış. Arayanların büyük bölümü de Türkiye’denmiş. Kendisini ülkemize davet ediyorlar, adaletini, gözükaralığını burada da göstermesini istiyorlarmış. O da dayanamamış New York’ta University Kulüp’teki konuşmasında yazılı basına, TV kanallarına özet olarak şunları söylemiş: “Demokrasiyi korumanın etkili yollarından biri, yolsuzlukların üzerine gitmektir. Bu, yolsuzluğa karışan politikacıları cezalandırmaktan çok, sistemi düzeltmek, rayına oturtmak içindir. Türkiye’de yolsuzlukların, yasa dışılıkların üzerine gidilmediği kanaati oluşmuş. Bana mesaj gönderen yüz binlerce insan temiz bir yönetim arayışı içinde. Hukukun üstünlüğü özlemi içinde. Bu mücadelede amaç şeffaf ve dürüst bir yönetim rüyasını gerçekleştirmektir. Türkiye’de insanlar yolsuzlukların üzerine gidilmediğini düşünüyor. Türkiye’deki yolsuzlukların boyutu konusunda bir şey söyleyemem. Ancak, ülkelerine gitmediğim, İngilizce bilmeyen, Türkçe mesajlar gönderen yüz binlerce insan temiz bir yönetim konusunda umut arayışı içinde görünüyor. Bu, yapılan hukuksuzlukların çok açık bir göstergesi.”
ABD için, görevini gerektiği şekilde yerine getiren sıradan bir savcı olan sayın Preet Bharara’nın Türkiye’de görev yapmasını dilemenin, düşünmenin ne kadar absürt olacağını söylemek gereksiz. Üç gün sonra açığa alınır, arkasından da uydurma tanık ve delillerle kodese yollanırdı. Burası, ileri demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla uygulandığı küçük Amerika. Hayırlı olsun.
Yorumlar
İlk yorum yapan olun