“Ne İstediniz de Alamadınız?”

Ne istediniz de aldınız, ne istediniz de alamadınız? Bir dökümü yok ki bilelim.

Askerliğimi yaptığım Lüleburgaz’daki birliğimizde ilginç bir komutan vardı. Adamın bazı yan görevleri de olabilir ama sanırım asıl işi askere kafa atmaktı. ‘Masada toz var’, ‘duvarda sinek var’, ‘sinekte kanat var’ deyip girişiyordu askere. Ben o sahneleri gördükten sonra aksiyon filmlerinden zevk alamaz oldum, filmlerde izlediğim vurdulu kırdılı sahneler, artık yaratıcılıktan uzak gelmeye başlamıştı bana. Biz burnu kırılan onbaşı mı dersin, dayaktan bayılan yazıcı mı, hepsini canlı canlı görme fırsatı bulduk. Çok iyi hatırlıyorum bir pazar günüydü, yandaki bölükte üç dört tane askerin oyun oynarken binanın yan duvarını yıktıklarını öğrenmiştik, nasıl bir oyunsa artık. Ertesi günkü içtima geldi hemen aklıma. Sabah heriflerin nasıl bir dayak yiyeceğini düşünmekten uyuyamadım o gece. Neyse sabah oldu, herkes toplandı, komutan geldi, tabii ilk iş bunları çağırdı. “Siz mi yaptınız lan?” diye sordu. Bunlar da “Evet komutanım” dedi. Ben sonrasını görmek istemediğimden, o saniye gözümü kapattım. Neden sonra yandaki dürttü de baktım, komutan sırayla askerlere öpüp sarılıyor. Sonra da “Aferin çocuklar, bir halt yiyecekseniz, büyüğünü yiyin, beni ufak işlerle meşgul etmeyin” dedi. Ben hâlâ umudumu kesmedim, işte şimdi sol diziyle askerin testislerine doğru bir tepik vuracak diye bekliyorum ama öyle olmadı. Askerler sırıta sırıta yerlerine geçtiler. İnanamadım, sofradaki tuzluğun başı kayboldu diye nöbetçi askerin kolunu kıran komutan, binanın duvarını yıkan herifleri tebrik edip yerlerine yolladı.

Bizim hükümet de aynı bu komutan gibi. Milli Eğitim’de altı yıldan fazla bakanlık yapmış, döneminde bütün FETÖ’cüleri bakanlığa doldurup tüm öğretmen kadrolarını bu yapıya kullandırmış kişiye dokunulmuyor ama bakanın sayesinde okula kapağı atan gariban öğretmenlerle yoksul memurlar işinden atılıp gözaltına alınıyor. Arkadaş sen önce en baştaki adamı gözaltına alıp yakalasana, onun evini arayıp bilgisayarına baksana. Biz salak mıyız, FETÖ’cüleri temizlemek için harekete geçiyorsunuz ama gözaltına alınanların içinde bir tane bile eski bakan veya sizin ekipten üst düzey yönetici yok. Bu öğretmenler kendi kendilerine mi atandılar okullara? Garibanlarla uğraşıp asıl bu işin mimarlarını koruduğunuzu fark etmiyor muyuz biz?

Niye hep yoksullar eziliyor? Bir darbe oluyor, gariban askerlerle, yoksul halkın çocukları birbirini öldürüyor, gözaltına alınanlara bakıyorsun, çoğu kandırılmış, neredeyse zorla FETÖ’nün kucağına itilmiş kişiler. Tutuklananların içinde terör örgütünün devlette en fazla yapılandığı on üç yıllık iktidar dönemine ait bir tane bile bakan yok. Hiçbir plandan haberi olmayan memurlar terör örgütüne üye olup darbe yapmakla suçlandıklarından insan içine bile çıkamazken FETÖ’yü başımıza saran asıl sorumlular kahraman gibi ortalarda dolaşıyor.

En azından ders çıkartmışlardır desek, o da yok. Adalet Bakanımız bundan sonra dualar ve cennet vaatleri ile halkı kandıranlarla mücadele edeceklerini söylüyor. Aynı konuşmasında on üç kez Allah’tan, üç kere Rabbinden, iki kere de Kuran’dan söz ediyor. “Şakşakçı yapılar, devletimizin ve sistemimizin bozulmasına, daha büyük hastalıklara duçar olmasına yol açabilir” dediği konuşmasında cumhurbaşkanından ‘Allah’ın aslanı’ diye söz ediyor.

Bizim okulda, sınıfta o gün okula gelmeyen kim varsa, bütün suçlar ona atılırdı. Perdeyi kim yere indirdi? Falanca. Kim yırttı bu defteri? Gene falanca. Tuvalete kim sıçıp da sifonu çekmedi? Falanca. Falanca nerede? Okulda yok. FETÖ de onun gibi oldu. Tamam, en büyük günah keçisi bu olsun ama bu keçinin de bir istiap haddi var. Uludere’den Soma’ya, Rus uçağından İsrail’e kadar her günahınızı buna yüklerseniz bu keçi yürümez. Az bir yük de olsa kendi sırtınıza almanız lazım. FETÖ’ye yüklenen günahlar sayesinde herkes sütten çıkmış ak kaşık gibi oldu memlekette. Askerler darbe yapmaz, kulüp başkanları şike bilmez, çocuk tacizcisi adamlar bile suçlarını FETÖ’ye atıp, aklanmanın peşine düştüler. FETÖ binlerce suçlu için genel af gibi oldu yemin ederim.

Bütün bu operasyonlar yapılırken bir yandan da sıradan bir imam bozuntusuna devletin teslim edildiğini gizlemek için Fethullah’ın çok zekice planlar yaptığı anlatılıyor. Oysa adamın herhangi bir videosunu on beş saniye seyreden birisi bu herife o anda notunu verir. Ağlamalar, zırlamalar, ruh hastası gibi haykırmalar, ‘Kabe’de herkesi sokan sivrisinek beni sokmadı’, ‘Mars’tan çocuklar beni ziyaret etti’ gibisinden peygamber ayağına yatmalar. Her şey kabak gibi ortada, bu adam ruhsal sorunları olan orta zekâlı bir yobaz, bu adam nasıl bu kadar zekice planlar yapsın ki? Bunun kandıracağı en akıllı kişi Hakan Şükür’dür ki o da saflığa yakın özel durumundan dolayı bütün suçlardan muaf sayılmalı bence. Hadi Hakan Şükür’ü kandırsın da sizin gibi anasının gözü adamları nasıl kandırabiliyorlar? Diyelim dalgın anınıza denk geldi, biri sizi kandırınca ona KPSS sorularını niye veriyorsunuz? Sınavı kazanamadı diye kendini öldürenler var bu ülkede, siz ne idüğü belirsiz bir adama niye anahtar teslim şekilde, komple devleti teslim ediyorsunuz?

Nasreddin Hoca fıkrasını bilirsiniz, bir gün Nasreddin Hoca’nın komşusunun eşeği çalınmış. Hoca ortaya düşmüş komşusuyla birlikte eşeği ararken, bir ses gelmiş de herkes şaşkına dönmüş: Komşunun eşek Nasreddin Hoca’nın ahırından anırıyor. Komşusu hemen bu sesi tanımış ve eşeği Nasreddin Hoca’nın alıkoyduğu ortaya çıkmış. Durum ortaya çıkınca Nasreddin Hoca’nın bir komşusu:

– “Hocam pencere açık da olsa komşunun evine izinsiz girilir mi?” demiş.

Bir başkası :

– “Hoca Efendi kapı açık, eşek de serbest diye hayvanı alıp kendi ahırına bağlamaya utanmıyor musun?” demiş.

Bir diğeri de :

– “Hocam kusura bakma ama her türlü kötülük var sende. Hem komşunun eşeğini çalmış, hem de komşunla beraber hırsızı arıyor gibi numaradan ortalıkta geziyorsun, sen ne pislik adamsın” demiş.

En sonunda Hoca kızmış:

– “Yahu iyi, güzel de kabahatin hepsi benim mi? Kapısına düzgün kilit vurmayan, eşeğini bağlamayan, penceresini bile açık tutan şu ev sahibinin hiç mi suçu yok?” demiş.

Şimdi bu fıkradan yola çıkarak ben de sormak istiyorum: Tamam bu herifler KPSS sorularını çalıp muhalefet partisinin genel başkanına komplo kuracak kadar iğrenç herifler ama sizin hiç mi suçunuz yok? Bu soruları kendi elinizle teslim etmediyseniz bile, sorulara sahip olamamışsınız, darbecilere halkı öldüren uçakları, tankları elinizle vermişsiniz. Yatak odası görüntülerini kastederek “Kendi eşiyle değil, nasıl kendi özeli dersiniz? Özel değil genel, genel, bu genel bir ahlaksızlıktır” diyerek muhalefete yapılan kasetli şantaja destek çıkmışsınız.

Yalnız medyamıza laf yok, onlar süper. Üç ay önce bir gazetede Türk yapımı falanca tanklarının bilmem kaç metreden hedefi vurabildiği, ne kadar dayanıklı olduğu, tamamının Türk mühendislerince geliştirildiği anlatılırken şimdi aynı gazetede halkın çaputları aynı aracın egzozuna tıkayarak, tankı nasıl çalışmaz hale getirdikleri anlatılıyor. İki haberde de ‘Türkün Gücü’ ya da ‘Türkün Akıl Almaz Zekâsı’ türünden başlıklar var. Arkadaş hepiniz birbirinizi aklayın da, şu numaraları yapmayın bari. Habercilik yapıyoruz diye bizi hıyar yerine koymayın lütfen.

Yazımı hükümetimize bir tüyo vererek bitirmek istiyorum. Bakın kaç gündür biriniz “FETÖ barış sürecini de bitirdi” desin diye bekliyorum ama yok. Benden yana garanti, barış sürecini geriye getirecek her yalanı itirazsız yutarım. PKK’nın kuyruğuna takılmış arkadaşlarla bir araya gelin, hep bir ağızdan “Barış sürecini FETÖ bitirdi” deyin, en azından eski duruma dönün. Şu FETÖ işini bir kere de hayır için kullanın. FETÖ’ye karşı barış mitingi de yapın, hem güneydoğudaki oylarınızı artırırsınız. Barış sürecine geri dönün, eğer mitinginize gelip de “Reeeceep Taaayyiip Erdoğan” diye bağırmazsam bana da bandocu demesinler.

Bunlara “Ne istediniz de alamadınız?” diyerek her isteklerini verdiğinize göre benim de bir tanecik isteğimi geri çevirmezsiniz diye düşünüyorum.

Not: Dikkatli okurlar anlattığım fıkrada bir terslik olduğunu fark etmişlerdir. Fıkranın orijinal hali bu yazıya uymadığı için bu şekilde bir değişiklik yapmak zorunda kaldım. Nasreddin Hoca’dan ve dikkatli okurlardan özür dilerim.

Uyarı: Sitede yer alan yazı, haber, görsel ve diğer tüm içerik kurgudur.

Burak Kaya hakkında
Müzisyen, yazar.

2 Comments

  1. İlk paragrafı üçe bölseydin kanımca daha iyi olurdu..
    Birincisi “Çok iyi hatırlıyorum…” cümlesine başlarken,
    İkincisi de “Neyse sabah oldu…” cümlesinden önce.

    “Hırsızın hiç mi suçu yok?” demiş olaydın kimlerin gücüne giderdi?

Yorumlar kapatıldı.