
Geçenlerde AKP’li bir tanıdık, çok samimi olduğu bir meslektaşını ihbar etmek istediğini, ama buna vicdanının elvermediğini yana yakıla anlatıyor bana. “Aslında arkadaşımın FETÖ ile organik bir bağı yok, bundan adım gibi eminim. Ama ondan hep övgüyle bahseder. Memlekete, hatta dünya Müslümanlığına yaptığı inanılmaz katkıları anlata, anlata bitiremez. Geri kalmış Müslüman ülkelerin kalkınması için gerekli olan beyin gücünü sağlamak amacıyla açtığı okulları olağanüstü bir dehanın ürünü olduğunu her fırsatta bana anlatır. Sayın Gülen’in, kendini tamamen Allaha adamış bir evliya kişi olduğuna gönülden inanmış. Ama Allahı var, maddi bir yardım yapıp yapmadığını bilemiyorum, duymadım da. Galiba böyle bir şey vuku bulmadı. Şimdi; bu arkadaşımı FETÖ’cü diye jurnal etsem bi türlü, etmesem iki türlü. Edersem vicdanıma nasıl laf anlatacağım bilemiyorum. Etmezsem yarın, bir gün bir şekilde onu tutuklarlarsa eğer, benim onunla çok samimi olduğumu bilmeyen yok, sen de onunla berabersin diye beni de içeri almayacaklarının hiç bi garantisi yok. Hocam söyle şimdi, ben ne yapayım? Bana bir akıl ver.” dedi.
“Hiç vakit kaybetme, hemen ihbarda bulun, yoksa sen de yanarsın. Şu yalan dünyaya hasbelkader bi kere gelmişin, çıkarına, keyfine bak. Arkadaşlık, dostluk dediğin şey nedir ki. Yenmez, içilmez, alınmaz satılmaz. Nice can dostlarının sonradan iflah olmaz düşmanlar olduklarını bilmiyor musun? Hatta ne yap biliyor musun? Böyle çevrende şuradan, buradan işittiğin FETÖ sempatizanı, ya da onun kurumlarında resmi, gayrı resmi çalışarak ailesini geçindiren insanlar varsa onları da ihbar et. Yönetimin gözünde muteber, yurtsever birisi olarak geleceğini de garantilemiş olursun. Bu ülkede bunun ne kadar kolay olduğunu Ergenekon’da, Balyoz’da, Casusluk vb. gibi davalarda bol, bol görmedik mi? Ha! Şunu da bir arkadaşın olarak sana hararetle tavsiye edebilirim; Muhalefet partilerindeki nefret ettiğin, sevmediğin kişileri de bu ortamda tereyağından kıl çeker gibi çekip kolayca yere serebilirsin. Hatta bu daha da kolay olur. Çünkü onlardan mevcut yönetim de hiç hazzetmiyor. Onlar istedikleri kadar “Bizim bu terör örgütüyle bir ilişkimiz olamaz, bu tamamen deli saçması bir iftiradır. Bu iftiranın sahipleri bunu kanıtlamak zorundadır.” filan gibi ipe, sapa gelmez hezeyanlar savursalar da ağzım, gözüm deyinceye kadar atı alan Üsküdar’ı geçmiş olur. Böylece bir taşla birkaç kuş vurmuş olursun. Bunun için vicdan yapmana hiç ama hiç gerek yok değerli kardeşim. Bu ilkenin vicdanı uzun zamandır tatile çıktı zaten. Bırak senin vicdanın da gönlünce bir tatil yapsın.” diye akıl verdim ben de.
İyi yapmış mıyım?
İsmail ilhan, kendinden taviz vermeyen ve üretken kişiliğinizden dolayı sizi ; betimleyici ve hümanist olduğundan dolayı da yazınızı tebrik ediyorum…Allah hayirli uzun omurler versin..
Hesap meydaninda kendimden cok su iki kesimin girecegi cennet kontenjanlarini merak ediyorum..
1.dindar gorunumlu hakka susanlar mi yerlesebilecek
2.yoksa zor kosullarda hakki savunanlar mi ….bekleyisim suruyor..