Rüzgar Çetin’e Helallik Yazısı

Rüzgar Çetin tahliye olmuş, vallahi sevinçten ne diyeceğimi bilemiyorum. Eğer kendisinde en ufak bir hakkım varsa işbu yazı ile bütün haklarımı helal ediyorum. Şu ana kadar yattığı süre için de devletin ve şikâyetten çok geç vazgeçen ailelerin kendisinden özür dilemesi gerektiğini düşünüyorum. Yani belki bir polis kolay yetişiyor ama bir yönetmenin oğlu öyle mi? Bu ülkede geceleri kafayı çekip Porsche arabası ile gazlayan kaç tane vatan evladı var ki bunları böyle kolayca harcayabiliyor, bu değerlerimizi hapislerde çürütebiliyoruz? Herkes hata yapıyor, sonuçta Rüzgar Çetin de hatasının karşılığını ödedi. “Ne ödedi ki?” diye soracak olanlar, helallik dekontlarını Rüzgar Çetin’in avukatlarından temin edebilirler.

Rüzgar Çetin’in avukatları üç beş gün önce arayarak “Kendisi yakında tahliye olacak, ters bir yazı yazmayalım lütfen” diyerek benden helallik talebinde bulundular. Ben de “Siz herhalde yirmi yıl sonrasından bugüne geldiniz, Rüzgar Çetin’in çıkmasına daha yirmi yıl var” dedim. Ancak avukatlar aileden helallik aldıklarını belirttiler. “Nasıl olur?” dedim, “Bu işin hâkimi var, mahkemesi var, öyle helalliklen oluyor mu bu işler?” dedim. Ancak avukatlar, mahkeme ve hâkimler yönünden bir sıkıntı olmayacağını tahmin ettiklerini söyleyip “O işlerin hepsi tamam” dediler. Ben bu işin mahkemeyle bitmeyeceğini, gazetelerin ortalığı inleteceğini söyleyince avukatlar bayağı bir güldü. Bana Karar gazetesinden Hakan Albayrak’ın yazısını gösterdiler. Albayrak, İslam hukuku ve bilumum şeriat kurallarına göre Rüzgar Çetin’in tahliye edilmesinin doğru olduğunu yazmış. Ben olanı biteni o an tam olarak algılayamadım ama sonradan jeton düştü tabii. Helallik müessesesini çok iyi bilmediğimle başlayan cümlem kendiliğinden maddi ihtiyaçlarıma doğru kaydı. Yani tam ne dediğimi de hatırlamıyorum ama helallik yazısı için uygun olacağını düşündüğüm şartları söylerken buldum kendimi. Sonuç olarak taslak çerçeve üzerinde uzlaştık. Vadelerde bazı çekinceleri oldu karşı tarafın ancak ben de bugün verdiğim helalliğin karşılığını 90 günlük çekle alamayacağımı belirttim. Onlar beni, ben onları, sonra hepimiz Rüzgar Çetin’i anlayışla karşılamak noktasında uzlaştık.

Avukatlar bu işin bir servet düşmanlığı ve Porsche karşıtlığına dönüştüğünü belirtti. Ben hemen bu görüşe katıldım. 60 günlük çekimi göz ucuyla bir daha kontrol ettim, imza falan her şey tamamdı. O an eşya taksitleri geldi aklıma, “Eğer isterseniz helallik verip, sessiz kalmak dışında daha etkili bir şeyler de karalayabilirim” dedim. “Siz Rüzgar Çetin’in 77 tane çocuk okuttuğunu biliyor muydunuz?” diye sordum. Afalladı tabii bunlar, “Yok, bilmiyorduk” dediler. Peki “Kız çocukları okula gitsin diye babasının bütün parasını seferber ettiğinden haberiniz var mı?” diye sordum. Gene “yok” dediler. Anladım ki bu zamana kadar işini iyi yapan bir gazeteciyle çalışmamışlar. Beş dakika içinde Rüzgar Çetin ile ilgili bir senaryo oluşturdum. Öyle bir anlattım ki bunlar Çetin’in daha hızlı şekilde hayır işlerine yetişebilmek için bir Porsche satın aldığına ikna oldular. Tabii şehit polise de öyle hissettirmeden, fazla çaktırmadan, tabiri caizse fırçanın ucuyla kara çaldım. Avukat “Yahu keşke seninle önce karşılaşsaydık, biz Rüzgar Çetin bardan evine dönüyor dedik, şimdi ‘bir hayır işine yetişmek için gazlıyordu, şehit polis bu hayır işinin de önünü kesti’ dersek yalancı durumuna düşeriz” dedi. Birkaç denemede daha bulundum ama yemediler. Son olarak “Helalliği herkes verir, ben Rüzgar Çetin’e iskontolu fiyattan kefillik vereyim” dedim ama maalesef ona da sıcak bakmadılar.

Kendilerine buradan tekrar sesleniyorum, kesenin ağzını biraz daha açsaydınız bu yazı bu kadarla kalmazdı. Gene de kalmaz. Aile, mahkeme, televizyon, gazete derken biraz sıkışmış olabilirsiniz. Bakın çek olur, senet de olur, Tekirdağ’da bir arsa bile olur. Yani falan gazeteci Cihangir’den dükkân istemiş diye duydum, bakın ben Tekirdağ’da arsa diyorum. Maksat bir ilişki kurulsun, yarın film olur, yeni bir kaza olur, barda kavga, sazda hile olur yine karşılaşırız. Yani bilmem kim gazetecinin adı satılmışa çıktı diye, kimse bize fiyat sormuyor arkadaş. Biz satılık değil miyiz? Onların milyon tane okuru varsa bizim de var üç beş tane. Fiyatımız da onlara göre ucuz zaten. Satın almak pahalı geliyorsa kiralayın, her yol var bizde. Vay efendim bir gazeteci arkadaş leasing yoluyla 36 ay taksitle satıyormuş kalemini. Ben kefilsiz 48 ay yapıyorum, yalandan fiyat soran yok.

Buradan Rüzgar Çetin’in hapse girmesine neden olan polis kardeşim Fatih Alagöz için de birkaç satır yazmak isterim. Yeni dünya düzeni dedikleri işte budur kardeşim. Bizim ahlakımız, dinimiz, adaletimiz, aile yapımız işte budur. Nazım bundan yıllar önce “sana bir şey olursa yaşayamam” diyen karısına şöyle yanıt vermişti:

Yaşarsın karıcığım,
kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgârda;
yaşarsın kalbimin kızıl saçlı bacısı
en fazla bir yıl sürer
yirminci asırlılarda
ölüm acısı.

Artık yirmi birinci yüzyıldayız Fatih, Nazım’ın dönemine göre daha da hızlandı bu işler. Lütfen anlayışla karşıla sen de bizi. Senin adını anacak ne yüzümüz ne vaktimiz var ama eğer elimde imkân olsa gene de bir güzellik yapardım sana. Seni o şehitlikten çıkartıp mezar taşına başka bir isim yazdıktan sonra kimsesizler mezarlığına koyardım. İnsanlardan çok ama çok uzakta, kendi başına bir dağ köyünde. Kuzular, köpekler ve çiçekler içinde. Rahat uyu diye.

Uyarı: Sitede yer alan yazı, haber, görsel ve diğer tüm içerik kurgudur.

Burak Kaya hakkında
Müzisyen, yazar.

4 Comments

  1. Ülkenin artık sevilecek bir yanı kalmadı bunlar yüzünden hukuk, adalet, eşitlik, özgürlük… bunlar hep bitik kavramlar

  2. Yaw her ortamda iktidardaki yobaz diktatorcugilleri destekleyen adamin oglu, yarim milyonluk Porsche arabasi ile ayda 3500 torkish lirayi iktidardaki yobaz diktaturcugilleri korumak icin alan polisi eziyor sonucta. Bize ne! Ezen memnun, ezenin ailesi memnun, ezilenin ailesi memnun durumdan. Ezilen polis yasasa calisarak tum omrunde biriktirebilecegi parayi aliyor karisi; ustune diktatoru korudugu icin bunun ailesine sehit maasi da baglarlar. Bu polis tayfasi da elin garibanini dovup iskence ederken kendi canlarinin degerini de bilecek bu vesileyle.

  3. Eski Türk filmlerindeki zengin çocuğu karakterini hep filmlerde olur diye düşünürdüm çoğu Zaman,para bu kadar güçlü,insanlar böyle satılık veya karaktersiz olamazdı diye inanır sadece filmdir derdim…yeni yeni farkında oluyorum öyle bir dünyaya büyüdüğümüzü …yazık !

  4. Sevgili burak kaya ağlanacak halimize bizi guldurdugun için ve gerçekten bu trejediyi mizansele bu kadar güzel uyarladigin için eline yüreğine saglik

Yorumlar kapatıldı.