
Cumhuriyet Gazetesine gözdağı vermeyi kafaya koydunuz diyelim. Hiç olmazsa herkesin “olabilir” diyebileceği bir bahane bulun be aymazlar. Bunun, gazeteye ve yazarlarına bir baskı, bir sindirme saldırısı olduğunu bu kadar pervasızca ortaya koyabilmek nasıl bir kin ve öç alma arzusunun sonucudur anlayabilmek olası değil. Az çok okuyup yazan her insan bu gazetenin politikasını, dünya görüşünü, fikri yapısını bilir. Bu yayın organı kurulduğu günden bu yana ki bu yarım asrı çoktan aşmıştır, ismine yakışır bir cumhuriyet rejimini, Atatürk ilke ve devrimlerini, çağdaş yaşamı, bilimi, demokrasinin temel ilkelerini kendine bayrak yapmış, yine kuruluşundan bu yana din yerine topluma yutturulan hurafelere, halkın masum dini inanç ve duygularını kullanarak çeşitli şekillerde çıkar sağlayan kişi ve guruplara karşı savaşmayı ilke edinmiş bir kurumdur. Bu çizgisi yüzünden bütün tutucu iktidarlar tarafından yok edilmesi gereken bir tehdit ve tehlike olarak başına getirilmeyen bela kalmamış olan bu gazeteye FETÖ yanlısı yaftası vurularak soruşturma açılması, bu yüzden tüm yönetici ve yazarlarının gözaltına alınması inanılır gibi değil.
HDP’nin kadın milletvekillerinden biri meclis salonunda AKP sıralarına çantasından çıkardığı aynayı tutarak “Aynaya iyi bakın, orada FETÖ dediğiniz gurubu tüm çıplaklığı ile göreceksiniz.” demiş. Bundan daha güzel bir tanımlama yapılamazdı. ‘Kendi gözündeki merteği görmez, karşısındakinin gözündeki saman çöpünü görür’ diye çok güzel bir atasözümüz var, biliyorsunuz.
Peki, 17- 25 Aralık olmasaydı ne olacaktı, hiç düşünüyorlar mı acaba. Bu ortaklık, bu beraber yürüyüş daha nereye kadar sürecekti? Gerçi şimdi de kandırıldık diyorlar da o zaman kandırılmış olmanın hem kendileri hem de ülkemiz için ne büyük bir felaket olacağını hiç akıllarına getiriyorlar mı? Bunun sorumluları arasına, 35 yıldan beri yetkililere bu örgüt hakkındaki uyarılarını bıkmadan yapan, Cumhuriyet Gazetesini nereye yerleştireceklerdi? Yer yüzünde bu ölçüde bir pişkinlik görülmüş müdür acaba? Kandırıldığınızı söylemeniz de etkisini tamamen yitirmiş durumda. Çünkü bir ülkeyi yöneten kadroların kandırılma lüksü olamaz. Kaldı ki bu kaçıncı kandırılmadır. Maşallah kandırılmaktan zevk alır hale geldiniz. Önüne gelen kandırıyor sizi. Bu, sizin yönetme ehliyetinde olmadığınızın kanıtıdır.
Bu uygulamaların ortaya çıkmasında yargıyı suçlamak içimizden gelmiyor. Çünkü o mahkemelerin hakimlerini kendi kafa yapınıza uygun kişilerden seçip oralara koydunuz. Onlar, anayasamızın öngördüğü bağımsız yargıçlar değil. Onlar ülkenin değil, sizin savcı ve yargıçlarınız. Adalete değil size hizmet vermekle yükümlüler. 14 yıllık iktidarınızda ülkemiz pek çok konuda dibe vurdu. Tekrar düze çıkarmak zor olsa da eninde sonunda bu ülke, bu halk bunu başaracaktır, kuşkunuz olmasın.
Yorumlar
İlk yorum yapan olun