Cumhuriyet Gazetesine FETÖ Soruşturması

Kurumlarımızın nasıl bu kadar yozlaştırıldığına akıl erdirebilmek olanaksız. Ortaya çıktığı günden bu yana Gülen cemaatinin ülkemiz geleceği için ne büyük tehlike ve risk oluşturduğunu defalarca dile getirmiş, onunla yıldızı hiçbir zaman barışmamış, mücadele etmiş, cumhuriyetimizin en köklü, çizgisi her zaman bilinen, Atatürk ilkelerine yürekten bağlı bir yayın kuruluşuna FETÖ yanlısı diye soruşturma açmak, yönetici ve yazarlarını gözaltına almak akıl tutulması değilse korkutma, sindirme ve gözdağı verme amacından başka hangi amaca yönelik olabilir ki? Bunu yapanlarda hiç mi utanma, arlanma duygusu yok bilemiyorum? 17- 25 Aralığa kadar güle oynaya, can ciğer kuzu sarması olarak geldiklerini unutmuş olmaları mümkün olabilir mi? Neredeyse bütün AKP’li belediyelerin Gülen’in istek ve arzularını emir sayarak ülkenin tüm olanaklarını FETÖ’nün hizmetine sunmanın engin hazzını ve sevabını şanla, şerefle taşıyor olmanın gururu ile kendilerinden geçmiş vaziyette caka sattıklarını nasıl da unutuverdiler? Diyelim ki yandaşlarını kandırdılar, bu ülkenin, aklını peynir ekmekle yememiş, gören, okuyan, uyanık, bilgili, sağduyu sahibi insanlarını nasıl ahmak yerine koyabiliyorlar, doğrusu akıllara ziyan.

Cumhuriyet Gazetesine gözdağı vermeyi kafaya koydunuz diyelim. Hiç olmazsa herkesin “olabilir” diyebileceği bir bahane bulun be aymazlar. Bunun, gazeteye ve yazarlarına bir baskı, bir sindirme saldırısı olduğunu bu kadar pervasızca ortaya koyabilmek nasıl bir kin ve öç alma arzusunun sonucudur anlayabilmek olası değil. Az çok okuyup yazan her insan bu gazetenin politikasını, dünya görüşünü, fikri yapısını bilir. Bu yayın organı kurulduğu günden bu yana ki bu yarım asrı çoktan aşmıştır, ismine yakışır bir cumhuriyet rejimini, Atatürk ilke ve devrimlerini, çağdaş yaşamı, bilimi, demokrasinin temel ilkelerini kendine bayrak yapmış, yine kuruluşundan bu yana din yerine topluma yutturulan hurafelere, halkın masum dini inanç ve duygularını kullanarak çeşitli şekillerde çıkar sağlayan kişi ve guruplara karşı savaşmayı ilke edinmiş bir kurumdur. Bu çizgisi yüzünden bütün tutucu iktidarlar tarafından yok edilmesi gereken bir tehdit ve tehlike olarak başına getirilmeyen bela kalmamış olan bu gazeteye FETÖ yanlısı yaftası vurularak soruşturma açılması, bu yüzden tüm yönetici ve yazarlarının gözaltına alınması inanılır gibi değil.

HDP’nin kadın milletvekillerinden biri meclis salonunda AKP sıralarına çantasından çıkardığı aynayı tutarak “Aynaya iyi bakın, orada FETÖ dediğiniz gurubu tüm çıplaklığı ile göreceksiniz.” demiş. Bundan daha güzel bir tanımlama yapılamazdı. ‘Kendi gözündeki merteği görmez, karşısındakinin gözündeki saman çöpünü görür’ diye çok güzel bir atasözümüz var, biliyorsunuz.

Peki, 17- 25 Aralık olmasaydı ne olacaktı, hiç düşünüyorlar mı acaba. Bu ortaklık, bu beraber yürüyüş daha nereye kadar sürecekti? Gerçi şimdi de kandırıldık diyorlar da o zaman kandırılmış olmanın hem kendileri hem de ülkemiz için ne büyük bir felaket olacağını hiç akıllarına getiriyorlar mı? Bunun sorumluları arasına, 35 yıldan beri yetkililere bu örgüt hakkındaki uyarılarını bıkmadan yapan, Cumhuriyet Gazetesini nereye yerleştireceklerdi? Yer yüzünde bu ölçüde bir pişkinlik görülmüş müdür acaba? Kandırıldığınızı söylemeniz de etkisini tamamen yitirmiş durumda. Çünkü bir ülkeyi yöneten kadroların kandırılma lüksü olamaz. Kaldı ki bu kaçıncı kandırılmadır. Maşallah kandırılmaktan zevk alır hale geldiniz. Önüne gelen kandırıyor sizi. Bu, sizin yönetme ehliyetinde olmadığınızın kanıtıdır.

Bu uygulamaların ortaya çıkmasında yargıyı suçlamak içimizden gelmiyor. Çünkü o mahkemelerin hakimlerini kendi kafa yapınıza uygun kişilerden seçip oralara koydunuz. Onlar, anayasamızın öngördüğü bağımsız yargıçlar değil. Onlar ülkenin değil, sizin savcı ve yargıçlarınız. Adalete değil size hizmet vermekle yükümlüler. 14 yıllık iktidarınızda ülkemiz pek çok konuda dibe vurdu. Tekrar düze çıkarmak zor olsa da eninde sonunda bu ülke, bu halk bunu başaracaktır, kuşkunuz olmasın.

Uyarı: Sitede yer alan yazı, haber, görsel ve diğer tüm içerik kurgudur.

İsmail İlhan hakkında
1940 yılında Yozgat’ın Köçek Kömü Köyünde beş çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu olarak doğdum. İlkokulu üçüncü sınıfa kadar kendi köyümüzde eğitmenle okudum. İlkokulun kalanı ile orta öğrenimimi Yozgat’ta tamamladım. Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümünü bitirdim. 1976 da Dr., 1982 de Doç., 1987'de Prof. oldum. 6 adet mesleki ve bilimsel kitap ile çok sayıda bilimsel makale yayımladım. 2007 yılında emekliye ayrıldıktan sonra Bursa Belediyesi Türk Sanat Müziği Konservatuvar’ını bitirdim. Keman çalıyor, beste yapıyor ve öykü yazıyorum. Yazarımız İsmail İlhan 7 Nisan 2020 günü yaşama veda etti.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.