Emrah Serbes, Sonunda ‘t’ Yok

Herif otobanda son hızla giderken orta şeritte giden bir araca arkadan vurup, üç kişilik bir aileyi yok etmiş, kendi yaşamından başka hiçbir şeyi umursamayan egosu yüksek bir adam. Büyük olasılıkla kafayı çekip direksiyona geçmiş ama ‘içmedim’ diyor. Bence yalan söylüyor. Kaçmış ama delikanlı birisi olmasına karşın ‘kaçtım’ diyemiyor. Çünkü şoka girmiş kendisi. İsmet Berkan’ın ‘Kabataş İtirafı’ gibi de bir mektup yazmış. İtiraf diye yazdığı her satırın yalan olduğu yüz kilometre uzaktan belli oluyor. Hızı 130-140’mış. Tam da hız sınırı, şansa bak. Uyuşturucu da alkol de almamış, ne güzel. Elinden geleni de yapmış kurtarmak için ama tam ucundan çarpmış işte. Helal olsun böyle sürücüye. Hemen 112’yi arayın da demiş. Daha ne yapsın size bu adam? Ambulans geç gelmiş söylediğine göre, bence asıl suç ambulansta. Arkadaşının suçu üstüne alması üzerine şoka girdiği için ‘ben yaptım’ da diyememiş. Şoka giren adam gördüm de böylesini hiç görmedim. Çok delikanlı biri olduğu için olayın üzerinden altı gün geçtikten sonra “Suçun cezasından kaçabilirsin ama vicdanının azabından kaçamazsın” diye edebiyat parçalayarak teslim olmaya karar vermiş. Tam bir edebiyat insanı zaten, gerçek bir sosyal medya fenomeni, şu durumda bile hâlâ paçayı kurtarmak ve de kafiyeli mektuplar yazmak derdinde. Kendisini cezaevi ortamına hazırlamak için birkaç gün psikiyatri kliniğinde yatmış. Şoka giren adamın planlarındaki ayrıntılara bakar mısınız? Hamama da gideydin, cezaevinde yıkanma olanakları sınırlıdır. Psikiyatri kliniğinde dinlenirken, kandaki falanca maddeler de azalmış mıdır acaba? İtiraflarda onunla ilgili bir bilgi yok tabii. İtiraf dediysek o kadar da değil. Savcılığa giderken de “Yere batsın Emrah Serbes, sonunda ‘t’ yok” demiş. Artistliğe bakar mısınız? Ölenler umurunda bile değil abinin, kendi adıyla meşgul. Kendini bir halt sanmanın doruk noktası değil midir bu? Sen bir aileyi yok etmişsin, sesini kesip boynunu bük, mahkemede de yalan mı söylüyorsun ne istersen onu yap ama bu ayaklar nedir? Kendisi habire “Emrah Serbes” deyip duruyor ama ölenlerin adı yok, onlardan söz etmiyor. Onlar için ancak ‘ölü’ diyebiliriz. Öldüren içinse katil demiyoruz, onun adı var çünkü: Emrah Serbes. Dikkat edin sonunda ‘t’ yok. Arkadaşları da cezayı hafifletme girişimlerine başlamış şimdiden. Gezi’de falancaymış, güzel yürekliymiş, çok pişmanmış.

Böyle bir yalancıyla dünyanın en temiz direnişinin adı nasıl birlikte anılabilir? Biz neden bu tür adamların peşine düşüyoruz arkadaş? Neden düzgün adamları, kadınları sevemiyoruz? Gösterişsiz konuşanları duymuyoruz da, neden böyle beylik laflarla caka satanların peşine düşüyoruz? Neden sahte insanların arkasında sıra olup, doğru düzgün insanları es geçiyoruz? Anlamsızca bağıranlara alkış tutuyor, kıçını yırtarak konuşanlara ‘bravo’ diyoruz da, neden sessiz sakin düşüncelerini açıklayanların sesini bile duymuyoruz? Neden sikimsonik hareketler eşliğinde artistik laflar edenleri dinliyoruz da duygularını olduğu gibi anlatan bir duruluğa hiç kulak vermiyoruz? Fırlamalığı komedi, ağlamayı romantizm, bağırmayı da aksiyon sanıyoruz. Ona buna küfredip saldıranlara delikanlı, mafya liderleri gibi konuşup, racon kesenlereyse ‘adam gibi adam’ diyoruz. Neden güzel insanların farkına bile varmayıp uyduruk insanların ardında bayrak sallıyoruz?

Neden güzel sesiyle şarkılar söyleyenleri değil de yırtınarak mikrofonu sallayanları dinliyoruz? Neden güzel bir hikâyeyi ilgi çekici bulmuyoruz da içinde tecavüzden, aldatmadan geçilmeyen ucuz senaryoları beğeniyoruz? Neden doğal insanları değil de sahte kahramanları seviyoruz? Dandik işleri, güzellerinden neden ayırt edemiyoruz? Neden gösterişe bu kadar meraklıyız? Neden doğru söyleyenleri duymuyor da, yalancıların sözlerini ciddiye alıyoruz? Neden insanların ölümüne neden olduktan hemen sonra onların canını kurtarmak için değil de kendini kurtarmak için planlar yapanlara inanıyoruz?

Tamam edebiyat, sinema, müzik bilmiyoruz, sanattan da zerre anlamıyoruz ama bari delikanlılıktan anlasak ya. Adam seçebilsek ya biraz. Ama Gezi’de falancaydı pardon. Bir trafik kazasında ölüyü diriyi geç, tüm insanlık değerlerini unutacak kadar şoka girmişse. Olabilir tabii…

Sevenleri üzülmesin, Rüzgar Çetin gibi az bir şey yatar. Sonra da çıkar şoktan. Roman falan da yazar çıkınca…

Uyarı: Sitede yer alan yazı, haber, görsel ve diğer tüm içerik kurgudur.

Burak Kaya hakkında
Müzisyen, yazar.

13 Comments

  1. Tam da yerine mıhlayarak yapılan bir toplum analizi olmuş. Ama pek de güzel olmuş. Fakat korkuyorum bunu okurken “Burası Kaparoz” diye acaba zorla gülmeye çalışan birileri olacak mı diye. Hani mizah olmayanı da da ayırt edebilirmiyiz ki arasıra diye…( hele ki toplumca bu kadar akıllı geçinip, “piston aşağı düştü” diye birisi bağırdığında kaçışan zavallı modunda yaşıyorsak )

  2. Kardeşim helal olsun düşüncelerini içini dökmüşsün şuan öyle bir devirde yaşıyoruz ki içinden geçeleri yazamaz söyleyemez olduk.

  3. Senin üslup ve ifade ediş biçiminin, eleştirdiğin o “biz” den ne farkı var? O tarif ettiğin olumsuzladığın toplumun tastamam aynısı.. bire bir örneği ve kopyasısın!

  4. Çok doğru yazmışsın. Sonuna kasar katılıyorum ama ufak bir sorun var; neden bağırıp çağırıp racon kasiyorsun? Ne bu şiddet bu celal.

  5. Yakıştıramadım size bu yazıyı. Güncel bir konunun densiz eleştirisi olmuş.

    ” Neden güzel bir hikâyeyi ilgi çekici bulmuyoruz da…” Dedikten sonra sizin de bu güruhun içine girip konuya ilgi çekmeniz ironik bir şekilde sorunuzun cevabı oluyor.

  6. Emrah Serbes’in başına gelenler veye “Benyy nin videosu” nda ki olay ülvi halkımın başına gelseydi. nasıl davranırdı . Acep?

  7. Gün geçmiyor ki sosyal medya yine birisini yargılamasın. Türkiye tabi burası. Tedavi süreci yok. Psikolojik faktörler yok. Biz ne biliyorsak doğru odur. Hoş zaten bilmediğinizi belirtmişsiniz. O yüzden bilenlere bırakınız. Kötü bir YAZI olmuş. Sonunda K yok.

  8. Olanlar kötü. sonuç kötü ama bu yazıyı hiç beğenmedim. adam büyük bir kaza geçirmiş ve ölenlere çok üzülüyor, keşke ben ölsem diyor daha ne desin. her cezaya razıyım diyor. ha bu arada kaza geçirmeyen bilmez insan bir anda ne yapacağını bilemiyor. adam kendine gelmiş, suçu üzerine almış, özür dilerim diyor çok üzgünüm diyor. daha ne yapsın. bence yanlış ve bir o kadarda berbat bir yazı yazmışsınız.. çok ağır yargılamışsınız. adam suçlu ve cezasını çekecek. allah her iki tarafada metanet versin zor durum.

  9. Sallamak kolay buradan kardeşim. Bak dün gece benim arabama vurmuşlar ve kaçıp gitmişler. bu adam arabaya da değil sadece inanların hayatlarının bitmesine sebep olmuş ya da kusuru var. Birazcık empati yap yahu, kolay mı tüm hayatın, geleceğe dair planların, varsa o güzel hayatın, en önemlisi de sevdiklerin anan, baban, varsa karın sevgilin, dahası varsa “aşkım” dediğin cocukları gelmez mi gözünün önüne. Hepsi birer birer bir sn’de kayıp gitmez mi ellerinde kaza yerinde o an. Emrah Serbest’i tanımam yeminle. Adını duymuşluğum v vardır bir iki kez belki Ne iş yaptığını bile bilmezdim bu kazaya kadar. O ister miydi bu kişilerin hayatına mal olacak bu kazayı yapmayı. Belki alkollü değildi belki hız sınırındaydı. Bırak işi yargı haletsin ya. Sen adamı yargılamış ve amanasız bir haki edasıyla asmışsın bile. Ha Emrah Serbest alkolü de olabilir. Olay yerinden kaçması büyük hata ama bu durum onun cezasını arttırmaz tya da azaltmaz. Olaydaki kusuruna bakılır. Kaldı ki sağduyu ve vicdan sahibi herkesin psikolojisi böyle bir olaydan sonra o sorumluluğun verdiği baskı ile bozulabilir. Adamın ağzından falan konuşup bunları yazıya dökmek ise seni o yazında bahsettiğin karakterdeki Emrah Serbest ile aynı kefeye koyar bunu da bil istedim !

  10. Klasik koyun Linc edebiyati neferi senin gibi sosyal fasistler yuzunden bu memleketin aydin kesimine luks nobran bakiyorlar ve senin gibi sozum ona muhalifler yuzunden muhafazakar kesim yuzyillardir bu topraklarda at kosturuyor ne guzel onlar gibi yargiç da olmus hukmu de vermis hadi simdi de saldirin diyo

  11. “yazar” yani insani duyguları,durumları anlatmaya ifade etmeye çalışan, tek meselesi kelimeler olan bir adam,yaptığı şeyin tasvip edilebilecek bir yanı yok.Sen olsan ,ben olsam ne yapardık,sorusunu soran her insan içinde bir nebze vicdan varsa ilk baştan itiraf etmeliydi ,ama “insan” denen hayvandan bahsediyoruz,pek çok kimse aynını yapardı ancak beni hayal kırıklığına uğratan bahsettiğin kişi bir “yazar” ,herkes yapar ama sen yapmasın ,senin öyle bir hakkın yok!

  12. edebiyat parçalamış diyor. ülen adam edebiyatçı zaten densiz. yazarlığın tanınmamış sitelerde sınırlı olduğu için mi bu saldırın. adam suç işlemiş teslim olmuş. gerisi (varsa bu ülkede) adalette. zaten hayatı kaymış bir adama kendi zekanız ve klavyeniz yettikçe vurmuşsunuz. aferin sen çok vicdanlısın düşene vurmakla.

  13. düşene bir de sen vur! şu yukardaki aşağılık linç muhabbetini hiç sevmedim arkadaşım. bu korkunç kin, bu rezil nefret niye hiç anlamadım. eleştirmeye giriştiğin (edebi olarak değil, kafa-göz giriştiğin) hikayedeki özneden hiç bir farkı yok anlatmaya çalıştığın ruh halinin. elbette berbat bir olay, her iki taraf açısından da felaketle sonuçlanmış üstelik ama ölenin ve olanın arkasından böylesi bir nefretle konuşmak bu coğrafyanın yazgısı herhalde. davayı, sonuçlarını falan beklemeyelim asalım gitsin emrah serbes’i. kaçırmışsın kısacası kantarın topuzunu. ”edebiyat, sinema, müzik bilmiyoruz, sanattan da zerre anlamıyoruz ” yazmışsın sırıtan bir alçakgönüllükle lakin güpegündüz türkçesinde yavşaklıktır bunu adı, bilesin. delikanlılıkla ise zaten işin olmadığı belli. yazık etmişsin kelimelere.

Yorumlar kapatıldı.