Kıskanıyorlar Bizi

Neden bilmiyorum ama çok fena kıskanıyorlar bizi. Hem de birimizi, ikimizi değil öyle topluca kıskanıyorlar bizi. Şimdi bu insanlara seslenmek istiyorum:

Siz ne kıskanç adamlarsınız, her türlü olanak var elinizin altında, gene de bizim kısıtlı olanaklarımızı kıskanıyorsunuz. Farkında değil miyiz sanıyorsunuz biz, sizin ülkelerde ne olup bittiğinden? Bak en basit örneği vereyim, kendi ülkenizde yetmiş tane havalimanı var, siz hâlâ bizim yapım aşamasındaki kıçı kırık havalimanımızı kıskanıyorsunuz.

Londra’da, Moskova’da, New York’ta üç yüz, dört yüz kilometre metro ağınız var, daha ne halt etmeye bizim İstanbul’daki doksan kilometrelik metroyu kıskanıyorsunuz? Ne iğrenç insanlarsınız siz? Sizde on kat fazlası var, bizim sesimiz bile çıkmıyor. Hadi metroyu geçtim, metrobüs kıskanılır mı arkadaş? Bak metro bile değil, bildiğin otobüs. Biz sizin raylı sistemlere tek bir söz etmiyoruz da siz bizim dandik otobüsleri niye çekemiyorsunuz?

Öyle kıskanıyorlar ki bizi, sadece bizi değil yaptıklarımızı da kıskanıyorlar. Yol yapıyoruz kıskanılıyor, köprü yapıyoruz kıskanılıyor, havalimanı yapıyoruz aynı. Ne yapalım yani biz, hiç mi yatırım yapmayalım bu ülkeye? Biraz kendinize hâkim olun, hırs yapmayın ufacık şeyleri. Bütün silah firmaları sizde, Allah daha da çok versin ama biz daha bir maket yapınca kıskançlıktan çatlamak nedir? Sizin silahlar patır patır çalışırken biz tek laf etmiyoruz. Bizim maketlerin daha çalışıp çalışmayacağı bile belli değil, bir fotoğraf görüp de bu kadar deliye dönmek nedir? Lütfen kendinize gelin! Bakın zaten ülke olarak zor bir durumdayız, seksen milyon insan bir de sizin kıskançlıklarınızla mı uğraşsın?

Her yanı dökülen adalet sistemini kıskanmak nedir arkadaş. Bak ortalarda falan demiyorum, OECD ülkeleri arasında en gerideyiz eğitimde. Olabilir, biz de çalışır ileride ön sıralara geçeriz, sen de o zaman kıskanırsın bizim sistemi. Ona eyvallah ama şimdi en arkadayken neyimizi kıskanıyorsunuz? Bizim çocuklar daha okuduğunu bile anlayamıyor, kimsenin kıskançlığını fark edecek durumda değiller, neyin peşindesiniz siz?

Sizde en az on tane araba markası var, hiç şikâyetimiz yok, daha da çok olsun. Biz iyi niyetliyiz ya, hep takdir ediyoruz sizleri. Alman arabası şöyle iyi, Amerikan arabası böyle güzel, Japonlar da çok sağlam deyip geziyoruz her yerde. Ama sıra bizim arabaya gelince iş değişiyor değil mi? Bak bizim arabanın fabrikasını bırak daha maketi bile yok. Ama biz yerli araba der demez kudurdunuz, ne haset heriflersiniz, ne kötü kalpli adamlarsınız siz.

Bakın yeminle söylüyorum bu kadar bencillik, bu kadar kıskançlık olmaz. Geçen gün yolda yakaladım bir Alman, yapıştım yakasına “Neyimizi çekemiyorsunuz?” dedim. Aynen böyle sordum. Türkçe. Cevap yok tabii, pıstı bu. “Söyle” dedim, “Bak bu telefon sizin icadınız, çantadaki bilgisayar sizin, kıçımızdaki donun tasarımı bile sizin, peki daha ne istiyorsunuz bizden?” diye sordum. Hiç ses yok tabii. Ama hissettim bakışlarındaki hasedi, Türkçemi kıskandı herhalde.

Hadi teknolojiyi geçtim bizim köylüyle, işçiyi kıskanmak nedir? Manyak mısınız nesiniz siz? Kıskanacak başka bir şey mi bulamadınız? Kendi ülkelerinizdeki asgari ücrete bakın bir de bizimkilere. Bu insanlar bir ay boyunca canla başla çalışıyor ekmek parası kazanmak için, gene de evine boynu bükük gidiyor, kafa mı buluyorsunuz siz bizimle?

Bakın, bu size son uyarım. Liderimiz kıskanılıyor, işçimiz kıskanılıyor, köylümüz kıskanılıyor. Yolumuz, köprümüz, havalimanımız her şeyimiz kıskanılıyor. Ne yapsak, üstünde çekemeyen gözleriniz var.

Bir nazara gelirsek, yeminle söylüyorum hepinizi… Tövbe tövbe.

Uyarı: Sitede yer alan yazı, haber, görsel ve diğer tüm içerik kurgudur.

Burak Kaya hakkında
Müzisyen, yazar.