Her Yerde Terörist Var

Bir ülkede üç tane terörist olur sen de polisinle askerinle düzen alır, adamları pusuya düşürür yakalarsın değil mi. Hadi elli tane olsun, o zaman biraz daha kapsamlı bir operasyon yaparsın ama insaf edin, bir ülkenin yarısından fazlası terörist olur mu? Böyle dandik ülkeye cumhurbaşkanı ne yapsın?

Eskiden bunlar dağda yaşar, üçer beşer kişilik gruplar halinde kırsalda takılırlardı. Şimdi hiç çekinmesi kalmadı adamların, şehre gelip manav açıyor, market açıyorlar. Yahu sen terörist adamsın ne işin olur senin pırasayla, lahanayla? Bir ülkede teröristler vergi levhası falan çıkartıp soğan deposu açar mı? Devlet ne halt etsin arkadaş böyle saçma sapan teröriste.

Yalnızca manavlar olsa neyse… Yıkar, sirkeye sokar öyle yersin sebzeni. Peki hiç düşündünüz mü ya berber de teröristse diye, koyun gibi yatıyoruz önlerine, adamlar usturayla yanaşıyorlar boynumuza. Yeminle korkuyorum artık tıraş olmaya.

Sadece esnaf değil, vatandaşlarımız da maalesef işini gücünü bırakmış terör örgütlerinin peşinde koşuyor. Ülkede bir polise on yedi tane terörist düşer mi? Bu da iyi niyetli bir oran. Belki o polislerin bir kısmı da terör örgütleriyle ilişkili. Bunu da tam olarak bilmiyoruz. Şu an Emniyet’teki vaziyet şöyle: Sabah erken kalkan polis öbür daireye operasyon yapıyor. Bir bakıyorsun polisin tutukladığı polisi tutuklayan polis tutuklanmış. Kündedeki güreşçinin sıyrılıp rakibini kündeye getirmesi gibi bir durum var. Polis arabasına binerken bir polis diğerini kelepçelemiş. İnerken bakıyoruz kelepçeli olan serbest diğeri kelepçeli. Artık arabada neler yaşandı bilemiyoruz.

Ben buradan vatandaşlarımıza seslenmek istiyorum. Hadi teröristsin diyelim, bir yerlerden emir alacaksın, bunu da kabul edelim. Yahu sen Edirne’de yaşayan adamsın, illa dışarıdan emir alacağım diyorsan git Sofya’dan alsana emrini. Kandil nere, Edirne nere, emrin gelmesi üç gün sürer bir kere. Teröristliğiniz bile hatalı, pisliğiniz bile mantık dışı. Sonra, bir gün Pensilvanya’dan öbür gün Kandil’den emir almak nedir arkadaş? Yarın emirler çelişirse ne halt edeceksiniz hiç düşündünüz mü? Terör örgütü seçerken bile doğru düzgün bir karar veremiyorsunuz. Madem teröristlik yapacaksın tek bir örgütle yetinsene, dünyanın neresinde var böyle çift başlı bir durum? Ne biçim teröristsiniz siz? Falanca terör örgütüne üyeysen emirleri oradan alırsın, beğenmiyorsan o örgütten ayrılır diğerine geçersin. Benim bildiğim mafyada, terörizmde racon budur. Nedir sizin bu tatminsizliğiniz, bir örgüt neyinize yetmiyor ki? Şu iğrenç işte bile hizipçilik yapma derdindesiniz. Ne pis tabiatınız varmış arkadaş sizin.

Ben buradan Sayın Cumhurbaşkanımıza da sitem etmek istiyorum. Son anketlere göre teröristlerin desteklediği adaylar birçok bölgede seçimi alacak gibi görünüyor. Yani siz de cumhurbaşkanı olarak elinizden geldiğince miting yaparak, tanzimci arkadaşlarla sokaklarda ucuza sebze satarak iyi niyetli bir mücadele yürütüyorsunuz ama bu işin yöntemi bu mudur yani? Hangi memlekette görülmüş teröristlerin seçimlerde önde gittiği? Tamam halkımız da bir tuhaf, kabul ediyorum ama teröristlerle mücadele etmenin yolu sokakta hıyar satmak mıdır?

Bir ülkede teröristler kamuda çalışır, devletten para alır, seçimlere girer, anketlerde önde gider mi yahu. Herkese normal mi geliyor bunlar. Peki bu arada ülkenin İçişleri Bakanı ne yapıyor dersiniz, Bakan Süleyman Soylu da bu arada İzmir’de halka hitap ediyor. Diyor ki “31 Mart gecesi o zeybeği burada oynamaya var mısınız? Davullarla zurnalarla diz kıra kıra zeybek oynanacağız inşallah.” Sayın Cumhurbaşkanım teröristler ülkeyi ele geçirmiş, ortada bir beka meselesi var, İçişleri Bakanı da diz kıra kıra zeybek oynama derdinde. Lütfen şu kabinenize bir çeki düzen verin. Ortalıkta bu kadar terörist varken İçişleri Bakanı diz kırarak zeybek oynar mı? Biz vatandaşlar olarak, illa oynanacaksa önce teröristlerin temizlenmesini sonra diz kırarak zeybek oynanmasını istiyoruz. Eğer dizlerini de kırmadan oynayabilirse tabii bizim için en güzeli olur.

Son olarak da kendime değinmek istiyorum. Bazı günler aynaya bakıyorum, “Acaba?” diyorum. “Olabilir mi?” diye kendime soruyorum. Sonra birkaç adım atıp aniden geri dönüyorum. Eğer böyle bir durum varsa, kendi kendimi yakalayıp resmi makamlara teslim etmek istiyorum. “Yok” diyorum sonra “olamaz”. Sonra yeniden kuşkulanıyorum. Yazdıklarıma bakıyorum, telefon rehberime bir göz atıyorum. Tam olarak emin olamıyorum. Sonuçta böyle bir insan kendisine de zarar verebilir, değil mi? Ya öyleyse?

Kendi kendimden korkuyorum.

Uyarı: Sitede yer alan yazı, haber, görsel ve diğer tüm içerik kurgudur.

Burak Kaya hakkında 153 makale
Müzisyen, yazar.