
Sözlüğe göre milliyetçi anlamına geliyor. Dünyanın her yerinde bu arkadaşların yeri siyasi yelpazenin sağı. Kendilerine sağcı denmesinden de kesinlikle rahatsız olmuyorlar, çünkü sol görüşe karşılar. Solcular, ülkelerindeki tüm halklara, azınlıklara, cinsel yönelimlere hoşgörüyle yaklaştıkları için bu arkadaşların solculara karşı olmaları da son derece doğal. Bir tek bizim memlekettekiler hem solcu olmak hem de milliyetçi olmak gibi tuhaf bir yaklaşım içindeler. Bunların solculuğu Erdoğan’ın ‘çevrecinin daniskası’ olması gibi bir durum.
Elbette hepsi kendi ulusunun üstün olduğuna inandığı için “Dünyanın tüm milliyetçileri birleşin” gibi bir durum da yok. Milliyetçilere yapılacak böyle bir çağrının ancak savaş çıkartacağını kendileri de biliyorlar.
Einstein, bu arkadaşlarımızın idealleri için şöyle diyor: “Milliyetçilik bir çocukluk hastalığıdır. İnsan ırkının kızamığıdır. Eğer bir adam bir marşa ayak uydurup, emir altında neşe içinde yürüyebiliyorsa, benim gözümde beş para etmez. Kendisine yalnızca bir omurilik yetebilecekken yanlışlıkla kocaman bir beyin sahibi olmuştur. Uygarlığın bu kara lekesi en kısa sürede yok edilmelidir.”
Bizimkilerin “hem solcuyuz, hem ulusalcıyız” diye ortalarda dolaşmasını anlamak mümkün değil. Dünyanın herhangi bir yerinde sosyal demokrat bir insan kendisine milliyetçi denmesinden ciddi olarak rahatsızlık duyar, bunu ırkçılığın ilk basamağı gibi düşünür, bir aşağılama gibi algılar.
Bu sosyal demokrat soslu ulusalcılık görüşünün bizim toplumda bir karşılığı da yok. Yani toplum çok düzgün de bunları doğru değerlendiriyor anlamında söylemiyorum, benim tespitim rakamsal. Oy alamıyorlar. Peki bunlar oy alamıyorlarsa siyasette ne işe yarıyorlar? Bunların temel işlevi CHP ile HDP ve diğer sol gruplar arasındaki bağı kopartarak solu küçültmek. Ülkedeki sosyal demokratlarla sosyalistlerin, Türklerle Kürtlerin bağını kopartarak sağ iktidarın devam etmesi gibi önemli bir işlevleri var. Farkında olmasalar da sağ partilere büyük hizmet sunuyorlar.
CHP’nin içinde bunların sayısı artınca parti sağa, azalınca sola kayıyor. Baykal döneminde partiye egemen olmuşlarken sonradan giderek azaldılar. Kendileri gerçek anlamda hiçbir emek, demokrasi ve insan hakları mücadelesi içinde yer almasa da arada bir ulusalcı gazetecilerin dolduruşuna gelip parti kurdukları veya genel başkanlığa aday oldukları oluyor. Emine Ülker Tarhan vardı böyle büyük rüzgâr falan diye bunu ortaya sürdüler. Emine Hanım %0,06 oy aldı. Yazarken zor oluyor ama söylemesi daha kolay. On binde altı. Emine Hanım sonra ortalardan kayboldu ama arkadaşları yola devam etti. En son bunların içinden Ümit Kocasakal genel başkanlığa aday olmaya çalıştı ama sayıları yetmedi. Tabii ki Kocasakal’ın hedefinde Kürtler ve HDP vardı. Özellikle İstanbul İl Başkanı ile ilgili çok önemli uyarılar yaptıktan sonra ortadan kayboldu kendisi.
Bu ekibin bir de yandaş gazetecileri var. Sözcü Gazetesi’nin yazarları bu tayfaya büyük destek veriyor. Örneğin Yılmaz Özdil, HDP’ye oy verip de kalaşnikofa şarjör olmayın, gelin Vatan Partisi’ne oy verin şeklinde açıkça çağrılar yaptı. Bakın 2015’te Yılmaz Özdil ne yazıyordu?
“Ömrünü bu ülkeye adayan Doğu Perinçek mesela, İstanbul 1’inci bölgeden aday oldu. Karşısında CHP’den rakip olarak, ismini hatırlamıyorum, Ataşehir belediye başkanının eşi var. Korgeneral İsmail Hakkı Pekin’in karşısında CHP’den rakip olarak Tekin Bingöl var. Yaşar Okuyan’ın karşısına çıkara çıkara Eren Erdem’i çıkarabildiler. Hangileri ağır basıyor sizce?
Değerli arkadaşım Ümit’in karşısına çıkardıkları Selin Sayek Böke, taksi kullanmadan Bozyaka’dan Tilkilik’e gidebilsin, razıyım. Bindirmişsin Musa Çam’la Tuncay Özkan’ın sırtına, babam da seçilir.
Zeynep Altıok ise, kalbini kırmak istemem ama, Hulki Cevizoğlu’na değil rakip, canlı yayın konuğu bile olamaz.
Neden CHP’yle kıyaslayarak örnek veriyorsun derseniz? CHP genel sekreteri Gürsel Tekin, “HDP’nin barajı aşmasını arzu ederiz, HDP’nin güçlenmesi bizi çok mutlu eder” dedi ya işte o nedenle CHP’den örnek veriyorum. Çünkü illa bir parti daha barajı aşacaksa, HDP yerine Vatan partisinin aşmasını arzu ederiz.”
Peki ne oldu?
Bugün Perinçek’in Vatan Partisi yargıda, ekonomide ve demokraside on numara bir ülke olduğumuz yönünde açıklamalar yapıp Erdoğan’ın arkasında yer alıyor. Perinçek, bir yanında Akit Gazetesi yazarı, diğer yanında Atatürk’ün manevi kızı Afet İnan’la birlikte olduğu yönünde ahlaksız açıklamalarda bulunan Mustafa Armağan’la yan yana pozlar veriyor. Yenilenen İstanbul seçimlerinde Vatan Partisi’nin adayı, Ekrem İmamoğlu karşıtı bir propaganda yürütüyor.
Ulusalcıların ekibinden Metin Feyzioğlu, adaleti yok eden bir yönetimi şiddetle alkışlarken heyecanına hâkim olmayı başaramıyor.
HDP’liler yıllardır cezaevlerinde yatarken ulusalcılar, iktidarı fazla alkışlamaktan kaynaklanan el ve bilek ağrıları dışında ciddi bir sorunla karşılaşmıyorlar.
Bugün CHP, Kaftancığolu’nun ekibi ve İmamoğlu’nun kişisel gayretiyle birlikte Beyoğlu’nda bir sosyalisti aday gösterip HDP’lilerle de dayanışma çağrısı yaptığı için seçimleri kazandı. Bu dayanışma da ancak dışlamamak üzerine kurulu, terörist dememekle sınırlı.
Tabii ulusalcıların hiçbirinde biz yanılmışız diyecek yürek yok. Dün “HDP ve aşırı sol ile çok yakın” diye çamur attıkları Canan Kaftancıoğlu’nun ekibi bugün AKP’nin kalesi olan İstanbul’da iktidarın sırtını yere getirdi diye buruk bir sevinç yaşıyorlar. İstekleri şu: Keşke hem seçim kazanılsa hem de HDP’ye daha sert mesajlar verilseydi. Tabii fırsatını bulunca da çaktırmadan kendilerini açık ediyorlar: “Ekrem İmamoğlu çok iyi ama HDP ile arasına biraz mesafe koyması lazım”
Kafalarındaki düşünce sanırım şöyle: İstanbul’da %15’e yakın Kürt oyu olduğu için elbette CHP siyaseten HDP’yi karşısına alamıyor ama eğer seçim kazanılırsa hemen HDP’ye haddini bildirmek gerek. Siyasi ahlakları bu kadar çünkü. İçlerine işlemiş Kürt düşmanlığından kurtulmaları gibi bir olasılık yok. Atatürk’e saygı ve sevgi duyan yeni kuşağı da kendileri gibi ırkçı sanıyorlar ancak değil. Gençlerin içinde böylesine kirli bir milliyetçilik yok.
Biraz ahlakı olan biraz da matematik bilen herkes artık farkında ki faşizme karşı durmak için tek ama tek çıkar yol, solun dayanışma içine girmesi ve Kürtleri dışlayan iktidara karşı dayanışmayı büyütmesi.
Perinçek zaten AKP’ye birlik çağrıları yapıp duruyor. Ulusalcılar da artık solun yakasından düşüp bir şekilde sağcılarla birleşsinler. Artık hep birlikte Nihat Genç mi dinlerler, Perinçek’in mitinginde halay mı çekerler, Feyzioğlu’nun arkasında tek bir yumruk olup on binde yediyi mi zorlarlar kendileri karar versin.
Birikimsiz olduğunuz kadar saygısız olduğunuz da anlaşılıyor. Bu ciddi konuyu gülmeceye katık etmeniz kabul edilemez!
Yeah ok.
Einstein’in sözüne ek olarak, “milliyetçilik insanlık suçu olarak kabul edilsin, hırsızlık gibi, işkence gibi” diyorum. Bir kişi milliyetçi olduktan sonra artık insan değildir. Başka ülkelerin yerleşiklerini insan saymayana başka ne denir ki?
Sağcı milliyetçiler zaten bilindik, ama kendisini solcu diye yutturmaya çalışan ağır faşist ulusalcıların da maskesini indirmenin zamanıdır.
Pardon, Ergenekon sürecinde “Aman ne güzel, vesayet bitiyor(!)” diyen parti/politikacılar kesinlikle solcudur.
Dolmabahçe’de högümetle görüşen Selocanlar muhteşem solcudur.
Hele Habur’da Biji Serok Obama diyenden, ABD ne dese kabuldür diyenlerden daha solcusunu görmedik.
NATO/CIA güdümüyle Çin Halk Cumhuriyeti’ne Xinjiang bölgesi iftiralarında BBP ile aynı
çizgide olanlar solcunun kralıdır.
Ama sıkı durun! 78 senelik ömrünün 15 senesini içeride geçiren, 4 kere partisi kapatılan, F tipi örgüt tarafından bilmem kaç yüz sene hapse çarptırılan biri zinhar sağcıdır! Daha bitmedi! Yüzlerce grevde en önde yer almış bir lider hiçbir şekilde emek mücadelesinde bulunmamıştır!
Saygılar,
Deli.
Teşekkürler çok net anlatmışsınız. Bir başka yazınızda da “Yurt severleri” anlatır mısınız? Hakaniyet oluşur. Anlatırsanız niyesini açıklarım.
Beyninize elinize sağlık
Bayagi kafasi karismis bir liberalden solculuk dersleri. Yer yer gerceklere carpmis hezeyanlardan sahsen en begendigim kismi chp’yi solcu sanmasi ve muteahhitten solcu cikaravilmis olmasi. Tey allaam, git bi komunist manifesto filan oku diyecegim ama onu anlaman zor olabilir tkp secim programi ile badla olmazsa bebegim.
Hayatımda bu kadar taraflı bir yazıyı bir fetöcülerde bir de sizin bu rezil kelime yığınında gördüm. Cahilce ve nefretle yazılan yazı, bunu okumak tam anlamıyla zaman kaybı.