
Kılıçdaroğlu’nun sorduğu 7 soruya Erdoğan yazılı yanıt verdi. İşte Erdoğan’ın yanıtları:
- – Bir zamanlar dost olduğumuz Suriye ile durup dururken neden kavgalı hale geldik?
Yani öyle birdenbire olmuş bir olay. Hiç gereği yokken, efendim sen öyle dedin, ben böyle dedim şeklinde başlayan bir gerginlik buralara kadar geldi. Yani şu an mevzuyu bile hatırlamıyorum.
– Sana “Suriye’nin iç işlerine karış” diyenler kimlerdi?
Bana Suriye’nin iç işlerine karışmamı eniştem söyledi, ona da komşusunun bacanağı söylemiş. - – Suriye’deki teröristlere Türkiye üzerinden silah gönderenler kimlerdi?
Biz de hep bunu merak ettik, kimden geliyor lan bu kadar silah diye birbirimize sorduk ancak doğru düzgün bir yanıt bulamadık.
– Meşru olmayan bu yolu sana kimler önerdi?
Bunu kaynım önerdi ancak ona kim önerdi onu bilmiyorum.
– Bu gayrimeşru yolu sana önerenler hâlâ senin yanındalar mı?
Kaynım şu an Marmaris’te, gelsin mi yanıma? - – Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelip, Türkiye üzerinden Suriye’ye geçen teröristlere “geçiş imkânı sağlayın” diyenler kimlerdi?
Bunu kimse demedi, biz kendimiz bulduk. - – Astana sürecinde “İdlib’deki teröristlerin elinden ağır silahları alacağız” sözünü verdin. Bu sözünü yerine dahi getirememişken şimdi Fırat’ın doğusundaki tutuklu IŞİD teröristlerini ABD’den devralmaya kalkıyorsun. Biz teröristlerin bekçisi miyiz?
Yani Kemal’cim, teröristler serbestçe geçince ‘Niye geçtiler?’ diye, teöristlerin başında bekleyince ‘Biz bekçi miyiz?’ diye soruyorsun. Ayrıca ben bu sorunun biçimsel olarak diğerlerinden ayrıldığını düşünüyorum. ‘Size teröristlerin bekçisi olun diyenler kimlerdir?’ biçiminde olsa bütünlük anlamında daha iyi olurdu.
– Bu tablo Türkiye Cumhuriyeti Devletine yakışıyor mu?
Ben yakıştıramıyorum. - – Suriyeli sığınmacıların bize maliyeti 40 milyar dolar… Peki, Suriye bataklığının Türkiye Cumhuriyeti devletine maliyeti ne kadar?
Yani birincisi 40’sa bence diğeri 80 vardır. Benim görüşüm en az iki katıdır şeklinde. - – Amerika ile bir telefon görüşmesi üzerine mutabakat sağladığın anlaşılıyor. Ama ortağın “haddini aşarsan ekonomini mahvederim” diyecek kadar cüretkâr ve küstah. Ne için söz verdin? Haddini aşmayacağın nokta nedir? Operasyonun sınırları hakkında nasıl bir anlaşma yaptın?
Aslında öyle söz verme olayı falan olmadı. Oradan buradan konuştuk, sonra kapattık telefonu. Eğer çok lazımsa Trump’a sorayım, o da hatırlıyorsa tabii. - – Büyük Ortadoğu Projesinin eşbaşkanlığını hala sürdürüyor musun? Bu eşbaşkanlığın Türkiye’ye hangi faydaları oldu?
Artık eski heyecanım kalmadı, laf olsun diye arada bir bakıyorum, part-time gibi düşünülebilir. Türkiye’ye faydaları noktasında bir şey söyleyemeyeceğim, bu konuyu ilgili ülkeye sorabilirsin.
Sevgili Kemal, önceki tezkerelere destek verdiğin gibi buna da destek vereceğini söylemişsin. Eksik olma ama iki gün sonra ortalık arap saçına dönünce ya da biraz kan görünce ‘Sana kim destek verdi?’ diye sorma allasen. Biliyorsun savaşlarda oluyor böyle şeyler. Çocuklar falan. Bilirsin işte. Hadi gözlerinden öperim.
Yorumlar
İlk yorum yapan olun